Servet Yardımcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, UEFA Kongresi için geçtiğimiz pazar günü İsviçre'ye gittiğini belirterek, "Avrupa Kulüpler Birliği cuma günü son toplantısını yapacak ve UEFA'nın yeni formatıyla ilgili nihai teyidini verecekti. Fakat cuma günü herhangi bir bilgi alamadık. Pazar günü Montrö'ye vardığımızda kulüplerin deklarasyonlarıyla karşılaştık. Bizim için tabii büyük bir sürpriz oldu. Bu denemeler yıllardır yapılmakta. UEFA hiçbir zaman buna müsaade etmedi. Bu kulüplerin bu kadar güçlenerek bugünkü konumlarına ulaşması UEFA sayesinde olmuştur." ifadelerini kullandı.
UEFA'nın Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi başarılı organizasyonlarının yanına şimdi de Konferans Ligi'ni eklediğini hatırlatan Yardımcı, şunları kaydetti: "Bunlar dünyanın en iyi futbol organizasyonları. Buradaki gelirin büyük bölümü zaten büyük kulüplere gidiyor. Finansal açıdan her türlü kazançlarını elde edebiliyor. UEFA bu turnuvalardaki gelirin yüzde 80'ini tüm federasyonlara dağıtıyor. Bu turnuvalarda yer almayan kulüplerin federasyonlarına da dayanışma ruhu adı altında para ödüyor. UEFA Avrupa futbolunun menfaatlerini koruyor, geleceğini inşa ediyor. Bu kulüpler bu tavırlarıyla, tipik bir darbe girişiminde bulundular. Kabul edilemezdi. Darbe teşebbüsünü UEFA Başkanı Alexander Ceferin'in güçlü ve katı duruşu liderliğinde, yönetim kurulu ve tüm UEFA heyeti engelledi. UEFA ve FIFA çok katı bir dayanışma örneği gösterdi, birlik, beraberlik mesajları verildi. Hiçbir şekilde buna müsaade edilmeyeceği söylendi. Özellikle kongredeki bu duruş çok önemliydi. 55 federasyon deklarasyon açıkladı. Özellikle FIFA Başkanı Infantino'nun konuşması da çok değerli oldu. Burada futbolun esas sahipleri olan taraftarlar, futbolcular ve teknik direktörler de tepki gösterdiler. İngiliz kulüpleri bunu anladılar. Avrupa futbolunun sahibi bu 12 kulübün başkanı olamaz. 12 kulüp başkanı o kulüplerin geçici olarak başındadır, kalıcı olan ise taraftar, şehir ve semttir. Avrupa futbolunun patronu UEFA'dır. UEFA kontrol eder, UEFA adaleti dağıtır. Kulüpler hatalarından çok çabuk döndüler, kulüplerin gerçek sahiplerinin taraftarlar olduğunu anladılar."
"Çok çabuk çözüldüler. Çözülmeyi bekliyorduk ama daha da çabuk çözüldüler. Eğer ısrar etmiş olsalardı, büyük zorluklar ve yaptırımlar olacaktı." sözlerini kullanan Servet Yardımcı, "Düşünebiliyor musunuz? Bütün federasyonlar, UEFA, siyasi otoriteler bu konsepte karşıyken kapalı devre kendi liglerini oluşturma planını yapıyorsun. Hakemi nereden bulacaksın? Hiçbir federasyon sana hakem göndermeyecek, bir hakemin yetişmesi 10 yılı buluyor. Siyasi otoriteler statların sahibi, statları sana vermeyebilirler. Belki birkaç kulübün kendi stadı olabilir o kadar. Muazzam zorluklar olacaktı. Avrupa Süper Ligi'nin gerçekleşmesinin imkan ve ihtimali yoktu. Dolayısıyla hatalarından çabuk döndüler. Kulüpler kısa vadede kendi finansal durumunu düşünerek, parayı seçti. 'Futbolu parayla alamazsınız' tepkileri çoğalınca, özellikle taraftarlardan... Kısa vadede para ama uzun vadede futbolun ekosistemine büyük bir hasar verecekti. Böyle sonuçlandığı için çok mutluyum. Bu krizden UEFA ve Avrupa futbolu hiç olmadığı kadar güçlenerek, dayanışma içerisinde çıkmıştır."
"Büyük bir hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Yalnızca iki gün sürdü. Onlar da kendi aralarında uzun zamandır görüşüyorlardı, anlaşma olsa bile 48 saat sonra önce İngiliz kulüpleri, ardından İtalyan kulüpleri ligden çıktı. Böyle bir girişimin yakın zamanda bir daha olacağını zannetmiyorum. 2024 sonrası formatı UEFA Kongresi'nde onaylandı. Yeni format 2024 sonrası sistemde olacak. Kulüpler sanırım şöyle karar verdi, iki alternatifleri vardı ya kısa vadede kendi menfaatleri için para önemli olacaktı veya bu işten vazgeçip dayanışma içinde, sistemin içerisinde kalarak bütün Avrupa'yı kucaklayan sistemde devam edeceklerdi. Onlar ikinci alternatifi seçtiler, sağduyulu davrandılar. Sistem içerisinde kalarak bundan sonraki turnuvalarda yer alacaklar. UEFA dünyanın en değerli konfederasyonu. Avrupa futbolu zaten başarılı, bu başarıyı, bu sistemi bozmanın hiçbir anlamı yoktu. Sağduyu hakim oldu ve hatalarından çok çabuk geri döndüler."
"Bu kulüplere herhangi bir yaptırım olacak mı?" sorusuna, "Bugün video konferans yöntemiyle ilk yönetim kurulu toplantımız olacak. Bu konuları gündeme getireceğiz diye düşünüyorum. EURO 2020 ve yeni uygulamaya konulacak 2024 formatıyla ilgili iki gündemimiz olacak. Yaptırım var mı yok mu? Onu şu an bilemiyorum." yanıtını verdi.
"İlk iki yıl medya komitesi başkanlığını yürüttüm. Avrupa'daki bütün spor medyasını İstanbul'a defalarca çağırdım. O dönem Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olduğu bir dönemdi, o nedenle Beşiktaş'ın maçlarına onları götürdüm. Beşiktaş stadındaki muhteşem coşkuyu biliyorlardı, futbol coşkusunu, stattaki o tutkuyu onlar da yaşadılar. Türkiye'nin futboldaki altyapı, üst yapı yatırımlarını, kaç stat yaptığımızı anlattım. İkinci sene Ulusal Federasyonlar Komitesi Başkanlığı'na getirildim. Çok faal olmam o komitede oldu. O komite, 55 ülkenin federasyonlarının tüm sorunlarının, varsa siyasi baskıların, varsa futboldaki yatırımlarının, futbolun gelişimi, federasyonların her türlü talep ve ihtiyaçlarının görüşüldüğü bir yer. O komitede başkanlık yaptım, hala devam ettiriyorum. Herhalde oradaki performansım etkili oldu. O komitede orta ve zayıf ölçekli federasyonların ihtiyaçlarına çok samimi ve duyarlı davrandım. Futbolun gelişimi, o ülkelerin sıkıntılarının daha anlaşılır hale getirilmesi konusunda çalıştım. Komite üyelerinin çoğu da federasyon başkanlarıydı. Dolayısıyla orada iyi bir diyalog içerisinde görevimi sürdürdüm ve sürdürüyorum."
"47 federasyonun teveccühü çok önemli. Sadece 8 federasyon bana oy vermedi. Almanya ve Polonya ile aynı oyu aldım. İngiltere 48, Türkiye 47 oy aldı. Bu sadece benim çalışmamla değil, burada Türk futbolunun ve Türkiye'nin gücü gerçekten çok önemli. Türkiye, UEFA'nın en emin limanlarından bir tanesi, Türkiye'nin gücünü iletişim yöntemleriyle insanlara aktarmada herhalde başarılı oldum. Türkiye bu lokasyonun çok önemli bir gücü, komşu ve diğer ülkeler bizden her zaman beklenti içerisindeler. Onların gerekirse sesi olabiliyoruz. Dolayısıyla ülkenin gücü, benim yoğun çalışmam, iletişimim iyi olması, TFF'nin UEFA'da çok önemli bir federasyon olması karşılığında böyle bir oy aldım. Çok şükür, çok mutluyum, çalışmalara devam edeceğiz. Ülkemi en iyi şekilde tanıtmaya ve ülkeme her türlü katkı sağlamaya devam edeceğim. Kendimi de zaten bir futbol hizmetkarı olarak görüyorum. Yurt dışında bizi temsil eden kulüplerimizin ve hakemlerimiz kim olursa her zaman onların yanındayım ve olmaya da devam edeceğim. Herhangi bir sıkıntı ya da ihtiyacı olduğunda her zaman için hazırım. Türkiye çok büyük ve önemli bir futbol ülkesi. Türkiye gibi güçlü bir ülkenin UEFA yönetiminde koltuğu her zaman, her dönem olmalı. Türkiye’nin orada olması gayet normal karşılanmalı."
"Benim için çok değişik olacak, çünkü ilk defa 12 şehirde oynanacak. Lojistik anlamda da baya zorlu bir turnuva olacak. Türkiye için bakarsak çok iyi bir takımımız var. 'Bizim Çocuklar' diyoruz, şahane bir jenerasyonumuz var. Özellikle açılış maçı, İtalya-Türkiye arasında oynanması da bizim açımızdan gerçekten prestij. Dünya o maçı izleyecek. Türkiye'nin bu turnuvada çok ses getireceğine inanıyorum. Karakter göstereceğine inanıyorum. Dört gözle bekliyoruz. İki maçımız Azerbaycan'da şu an yüzde 50 seyirci kapasitesini teyit ettiler, yüzde 75'e kadar çıkma durumları var. Biz evimizde oynayacağız. Yüzde 75'e çıkarsa daha iyi olur. Çünkü bütün stat bizim yanımızda olacak, seyirci coşkusunu 'Bizim Çocuklar' hissedecek. Orada çok başarılı olacağımıza inanıyoruz. Sonuçta ev sahibi gibi davranacağız." ifadelerini kullandı.Servet Yardımcı, Avrupa Şampiyonası'nın ev sahibi şehirlerinden Dublin, Bilbao ve Münih'in henüz seyirci kapasitelerini resmi olarak duyurmadığını hatırlatarak, "Bugün duyurmaları gerek, yerel otoritelerden resmi teyitler alınmadı. Diğer 9 şehirde sorun yok, yüzde 25 minimum kapasite, yüzde 50'ye kadar çıkıyor, bazı durumlarda yüzde 75'e kadar çıkacak. Stat kapasitesinin seyircilere açılması. Bu üç şehrin son durumunu bugünkü toplantıda tartışarak karara bağlayacağız." şeklinde konuştu.
"Cüneyt hocamızı da buradan tebrik ediyorum. Final olur mu? Tabii Cüneyt hocamızın göstereceği performansa bağlı. Ama bunun yanında şunu da söyleyeyim, EURO 2020'de görev alacak tüm hakemler İstanbul'da kalacak. Maçlara buradan gidip gelecekler. Talimatları burada bekleyecekler, bütün idmanlarını ve hazırlıklarını burada yapacaklar. Bu da UEFA için bizim ne kadar emin bir liman olduğumuzu gösteriyor. VAR Merkezimizde çalışmalar yapacaklar. Yeni havalimanımız, Türk Hava Yolları'nın her yere direk uçuşunun oluşu da büyük avantaj. Hakemler burada kalacak ve maçlara buradan gidecekler. Maçlar bittiği zaman tekrar İstanbul'a dönecekler ve yeni maç talimatını bekleyecekler. Bu da bizim için gurur verici. Hem Cüneyt Çakır hem de tüm hakemlere başarılar diliyorum."