Fatih Terim'in eski iletişimcisi Aslı İşliel'den açıklamalar yaptı. İşte o açıklamalar: "BELHANDA'YA HAKSIZLIK YAPILDI" Belhanda kırık çeneyle Fenerbahçe maçına çıktı. Teknik kadro ve sağlık ekibi oynamasın dedi ancak o durumunun daha kötü olabilme ihtimaline rağmen çıkıp oynadı. Kendisine çok büyük haksızlık yapıldı.
"TERİM'İN İSTEDİĞİ TRANSFERLERİN YARISI BİLE ALINMADI"Bugüne kadar Fatih hocanın isteyip listeye adını yazdığı transferlerin ne kadarı alınmıştır diye sorsalar, yarı yarıya bile değildir.
"CENGİZ OYUNCULARLA KONUŞMA YAPMAK İSTEDİ"Seçildikleri ertesi gün ilk ziyaretini Florya'ya yaptı. Mustafa Cengiz, oyunculara konuşma yapmak istedi, takım kamptaydı, o gün oyuncular, çalışanlar, teknik heyet hepimiz şaşırmıştık. O gün, bizim işimiz var ve zor bir süreç bizi bekliyor diye düşündüm.
"DIAGNE TRANSFERİ ZORUNLU YAPILDI"Diagne transferi zorunlu olarak yapıldı, Fatih hoca son günler mecbur kaldı. Gomis yeni sözleşme talebinde bulundu, kulübün bunu karşılama durumu söz konusu değildi. Fatih hoca Ozan ve Gomis transferlerine şartlı izin verdi.
"HOCAYA GİTMESİ GEREKENLERİ İLETİRDİK"İzlemeyenler varsa öneririm hocanın doğum gününde ona sürpriz olsun diye hazırladığımız doğum günü mesajları vardır, o video çok enteresandı. Türkiye'de bir teknik adam ya da oyuncu için yapılabilecek bir video değildir. O baba ilişkisi, duygusal birliktelik... Sorunun başına gelirsek, sosyal medya hesabı eğer açıksa hocayla ilgili bir şey yazmış, ve hocaya gitmesi gereken her şeyi bizzat ben ya da birlikte çalıştığımız çok kişi bilgi vermiştir. Bunların bir kısmını da yazdığı andan itibaren hocayla temas etmesini mutlaka sağlamışızdır. Çünkü hocanın önceliklerden biri yüzyüze, olmuyorsa sesli o da olmuyorsa yazılı iletişimdir. Bu konuda birinin bir şey demesine gerek yok, hocanın içinden gelendir bu.
"NAGATOMO AĞLAYARAK AYRILIYORSA...Nagatomo gibi bir Japon son antrenman sonrasında 6 ay da kadro dışıydı, bu takımdan ayrılırken hocanın konuşması sonrasında ağlayarak ayrılıyorsa, Felipe Melo gibi bir adam, Ujfalusi, Drogba, Elmander, Sneijder gibi dünya markaları hala onca strese rağmen bu adama ya da Galatasaray'a hala bağlılarsa burada duygusal bir ilişki vardır. Bunun tanımını yapmak da benim haddim değildir. İzah etmesi zor. Onyekuru'nun, kimi örnek vereyim bilmiyorum o bağlılığın devam ettiği insanlar...
"HOCA KİMSENİN BİLMEDİĞİ KİMSELERE BURS VERMİŞTİR"Mesela hocanın 96-97 senesinde kendisinin bile unuttuğu Bursa'da yaşayan, eğer bizi dinliyorsa... Kimsenin bilmediği öğrencilere burs vermiştir mesela. O çocuklardan biri erkek kardeşi ve annesiyle beraber, ekşi sözlükte gördüm, ben oturdum ağladım ki hocayı düşünün nasıl bir reaksiyon vermiştir. Bu çocuğun yazdığını hocanın duymaması, öğrenmemesi, saat kaç olursa olsun aranmaması mümkün değil. O çocuğun kim olduğunu bulup hemen irtibat bilgilerini verirlerdi ve hoca direkt arardı. Olumlu, olumsuz bu arada çok kişiye ulaştım. Fatih Terim ulaşmak istiyor dediğiniz zaman ulaşamaycağınız kimse yok ama bir süzgeçten geçirirdik bazı şeyleri. Yüzde 90'ını iletiyorduk. O baba figürü dediğiniz şey var ya o bir rol ya da atanmış bir şey değildir.
"HOCAYI HERŞEYDEN HABERDAR ETTİK"Bir şeyden haberdar olmamasını sağlamadık bu arada aksine her şeyi söyledik. Çıkan haberden tutun, yazılan yoruma kadar... Yeri geldiği zaman rakip, yeri geldiği zaman muhalif... Yani her şeyden haberdar ettik. Aksiyon alınması gerekenlerle ilgili, "Şununla ilgili aksiyon alınmalı" derdik. Bazılarını duymasına bilmesine de gerek yoktu. Ama bazen öyle duygusal şeyler oldurdu ki...
"HOCANIN WHATSAPP'INI SİLDİRDİK"Biz hocanın 1.5 sene önce yalvar yakar whatsapp'ını sildirdik. Hoca sadece sms kullanıyor. Bunu kullanamadığı için değil kullanmamasını istediğimiz için kullanmıyor. Hakikaten de adamcağız rahatladı yani... Gerçi bazıları yapmak istediklerini sms üzerinden de yapıyor ama bi dedik ki whastapp'ı silerken, "Hocam merak etme, biz senin her şeyi bilmeni sağlayacağız" Ama belki o gün ertesi gün, hocayı bilen birçok kişinin ve benim ısrarla üzerinde durduğum bir şey var. O onu demiş, bu bunu demiş... Ama ertesi gün maça çıkacağız arkadaşım. Taş olsa çatlar bu yaşananlardan. Hocaya gerçekten doğru bir hareket yaptık. Bunun doğru olduğunu düşünürken kendi içimizde bir şey geçirdik. Sonra rahatladığımzı düşünürken kendi içimizde bir şey geliştirdik ve dedik ki, "Bugün 23:25 saat, işte atıyorum şu saatte eski başkanlardan biri hoca ile ilgili bir şey söylemiş, yarın 21:30'a kadar duymazsa bir şey olmaz" Mesela sabah 9'da gider hocanın telefonunu alırdım maç saatine kadar. Antrenmana girerken zaten almazdı.
"OMAR FUTBOLA DÖNECEKTİR"Omar ile görüşüyorum. Hayatımda görebileceğim en iyi insanlardan bir tanesidir. Çok dostumdam, arkadaşımdan da yakın sevdiğim saydığım görüştüm bir insandır. Anlatılması zor bir travma geçirdi. Hem psikolojik de hem de fiziksel bir travma geçirdi. Türkiye'de aklınıza gelebilecek en iyi insanların tedavisi üzerine bir süreç geçirdi, şimdi de bu tedavisi sürüyor. Bence ilk gördüğüm anda evinden ambulanstan gelip hastanede kapıyı açtığımda, "Ben buradayım, merak etme" dediğim anda Omar'ın profesyonel katkısı bitmişti ama şu anda geri döneceğine ilişkin o kadar umutluyum ki ve o umudum beni o kadar besliyor ki, burada Omar'ın azmi, çalışkanlığı, azmi de perçinliyor. Öyle ya da böyle futbola dönecektir. Bu camianın bundan sonraki süreçte elinden gelenin en iyisini yapacağından da hiç şüphem yok. Omar'ın karakteri ve birebir söylemi olduğu için de söylüyorum.
Hemen mesaj atıyorum, ve aynen bunu hocaya yazıyorum. 16 sene heyecanlanarak, korkarak, endişe ederek ya da ne söyleyeceğini bilmeyerek hocanın odasına girseydim bu kadar uzun süre hocanın zekasında, tecrübesinde bir insanla beraber çalışamazdım. 2, doğru bildiğim her şeyi de yanlış yapardım. Benim için evin salonuna girmekle Fatih Terim'in odasına girmek arasında bir fark yoktu. Bu kadar basitleştirerek söylüyorum ama saygısızlık anlamında değil. Aksine rahatlık anlamında söyledim. Benim için Falcao ile aynı ortamda bulunmak, Omar'ın yanında acil serviste sabaha kadar yanında beklemek, Belhanda ameliyat olduğunda eve bırakmakla Florya'da arkadaşlarım hocaya ya da oyunculara böyle yaklaşsaydı işlerini doğru yapamazlardı. Oradaki auraya bakarsak hoca içeri girdiğinde bacak bacak üstüne atmıyorum veya kalkıyorum o bir saygıdır. Heyecandan ziyade bir saygı bu. İlk zamanlarımda olmadı desem olmaz.
"KULÜBÜN EN BÜYÜK PROBLEMİ İLETİŞİM"Çok sert... Ama bu konuya girmek istiyorum. Yoksa 22 sene ekmek yediğim sektöre ve işe haksızlık etmiş olurum. İzleyen gazeteciler beni affetsin, bunu kibirli bir üslupla söylemek istemiyorum. Tecrübe ile söylüyorum. Ne olur eski gazeteciden, devşirme gazeteciden iletşimci yapmaktan vazgeçelim. Şu an kulüplerin en büyük problemi bu. İletişim eğitimi almamış herhangi birinin iletşimci olması doğru değil, hele koskoca bir camianın, koskoca bir kulübün. Bir dünya markasının iletişimini yapıyorsanız eski gazeteci olmak ya da bir şekilde yolunuzun bir yayın kuruluşundan geçmiş olması sizi doğru bir iletimci olmasını gerektirmiyor. Kulübün en büyük problerinden biri bu. Florya ile kulübün iletişi de hep birbirinden ayrıldı. Neden? Çünkü gerçekten iletşim kökenli birinin kulübün iletişimini yönetmesi gerekir ve oradaki yöneticilerin de o profesyonelin mesleki birikimine saygı gösterip dinlemesi gerekir. Fakat bizde veya diğer kulüplerde herkes her şeyi çok iyi bildiği için kimse uzmanlığa saygı duymuyor. Kimse iletişimi veya algılama yönetiminin bir itibar aracı olarak görmüyor. Doğaçlama konuşmanın veya bildiğini sanmanın, ya da yanlış bildiğini doğru sanmanın bir emziyet olduğunu düşünüyor. Hal böyleyken kimse kusura bakmasın, akıl derken başka bir şey çıkıyor ya da ben öyle söylemek istemedim çıkıyor ağızdan.
"STADIN ZEMİNİ İÇİN BÜYÜK YATIRIMA GEREK VAR"Ben bir kulüp çalışanıyım, stattan anlamam ama o sahanın stadın açılışından bu yana ittire kaktıra bir yere geldiğini bilen bir insan olarak değişmesi gerektiğinizaten biliyorum. Bunun için zamanımız olduğunu da biliyorum ama paramız yoktu. Çık kardeşim söyle bunu. Paramız yoktu de. Para yoksa kim seni yargılayacak? Hala yok paramız, Galatasaray'ın parası yok arkadaşım. Parası olmayan kulüplerin sahanın zeminini yapma gibi bir lüksü yok çünkü başarı için oyuncusunun parasını ödemek zorunda. Sezon bitsin, evet bunun bedelinin ne olduğunu biliyoruz, bu kadar diyeceksin. Bunu söyleyince taraftar, "Allah belanızı versin, nasıl yapmadınız" mı diyecek? Bu bugünün değil son 6-7 senenin meselesi. Murat Ersoy'un başını yediniz de ne oldu? Stadın zemininin problemli olduğunu sokaktaki insan da biliyor. Kitapta yazan bir şey de vardır, kurban vereceksiniz diye ama yanlış bir kurban verildi. Yine düzelmez çünkü çok ciddi bir yatırım yapılması gerekiyor. O yatırımı yapacak paramız yok. Yapacak bir yönetim olursa eyvallah.