Mehmet Demirkol (FANATİK) : Atiba’yı bu kadar baskılayıp hataya zorlamak önemli bir iş. Bu Torrent’in tartıştığımız orta saha oyuncuları için ne kadar önemli bir zaferse, Önder hoca için de o kadar büyük bir hezimet. Can, Atiba, Alex orta sahasının bağlarını kökünden kopardılar. Mohamed’in orta sahasına verdiği destek Atiba’yı sürekli sırtında taşıması, gücü çok çarpıcıydı. Geldiğinde ondan beklenenin de üzerine çıktı. Böyle olunca Beşiktaş savunması için savunulması gereken alan büyüdü. Öyle ki en çok savunmanız gereken adam Kerem, en demarke, en rahat oyuncuya dönüştü. Önder Hoca 38’de iki oyuncu birden değiştirmek zorunda kaldı ama bu da hiçbir şeyi değiştirmedi. Kuşkusuz ilk yarıdaki oyunun psikolojik yönü de önemli. Barça maçında gelen güven üzerine Beşiktaş Yönetimi’nin aleyhlerine olacağı kesin bir laf dalaşına girişi, maçın atmosferini çok yükseltti. Ev sahibinin tüm unsurlarıyla yaşadığı ekstra motivasyon ateşine odun taşıdı.
Ali Ece (FANATİK): Derbide kazanırsın, kaybedersin ama ilk 45 dakikanın 35’inde bu kadar kötü oynayamazsın! Galatasaray ilk 10 dakika çok iyi başladı, sonraki 10 dakika Beşiktaş’ın koca ilk yarıda kendi adına kötünün iyisini oynadığı, saman alevi gibi parladığı oyun periyoduydu. Tabii ki bu saman alevi periyodunda bile hem nicelik hem de nitelik açısından gol kaçırma rekorlarını kırmaya devam etti. Hadi Kenan Karaman’ın zaten Beşiktaş’ın ideal oyuncusu olduğunu iddia eden bir avuç kişi var, çoğu da Beşiktaş’ın ezeli rakiplerinin taraftarı.
Peki ya Atiba’nın direkten dönen topundan sonra Alex Teixeira’nın kaçırdığı? Olacak iş değil! Devrenin kalanı ise "atamayana atar"lardan daha ötesinde bir Kerem Aktürkoğlu futbol şovu izledik. Beşiktaş’ın Josef’siz dengesiz, bölük pörçük orta sahası ve yamalı savunma hattı arasındaki boşlukları topla ilmek ilmek işledi. Kerem Aktürkoğlu ile beraber bir süredir takip ettiği Ersin’i de izlerken Lyon scoutu Ersin’e çok acımıştır, Kerem’e ayrılan bonservis ücretine gerekirse artı beş milyon ekleneceğini raporlarken Mostafa Mohamed’i de belki izleme listesine eklemiştir.
Erman Özgür (FANATİK): Galatasaray maça önde yaptığı pres ve yüksek tempo ile başladı. Barcelona deplasmanının ruh hali ve özgüveni derbiye yansımış gözüktü. Beşiktaş'ın topu rakip sahaya hem aktarmakta hem de orada tutmakta zorlanması ile Galatasaray'ın tüm dönen topları toplaması tek taraflı bir ilk yarı getirdi. Mostafa Mohamed'in Beşiktaş savunmasını hataya zorlayarak yaptığı 2 asisti nefis bitiren Kerem, ilk yarı oyunun hakkı olan skorun tabelaya yansımasını sağlayan oyuncu oldu.
Önder Karaveli'nin hamleler için devreyi beklememesi doğruydu ancak ilk yarı özelinde bir şey değiştirmedi. 2. yarıda Galatasaray baskıyı biraz gevşetti, Beşiktaş'ın kendi sahasında topla oynamasına müsaade etti. Hücum ederken seçici davranırken, savunmada sahaya iyi yayılarak 1-2 cılız Larin pozisyonu hariç Beşiktaş'a fırsat tanımadı. Mohamed- Kerem organizasyonunda ise gole yaklaştı. Sonuçta bu sezon bir çok kez ilk yarıdaki tempoyu yapan, öne geçen ama işin sonunu getiremeyen Galatasaray bu kez enerjisini maçın tamamına yayarak haklı bir galibiyet almayı başardı.
Serdar Ali Çelikler (HABERTÜRK): Galatasaray açısından öncelikli müsabaka Barcelona'ydı ama maç ertelendi ertelenemedi tartışmaları; Beşiktaş'ın bu konuyla ilgili yanıtı G.Saray'ı ekstra motive etti. Maça da istekliden öte, çalışılmış bir baskı ile başladılar. Fiziki durumu sezon başından beri felaket olan Beşiktaş ise Önder Karaveli'nin son haftalardaki klasikleşen 11'i ile sahadaydı.
Muhammed'in savunmacıları patır patır dövdüğü 2 pozisyon sonrası asistleri Kerem'in golleriyle skora dönüştü. G.Saray rahatlıkla 4-0 bitirebilirdi devreyi. Gelen felaketi gören Karaveli, Güven ve Kenan'ı 37'de çıkardı. Ben olsam Atiba'yı ve Alex Teixiera'yı da alırdım oyundan. Torrent ile Trabzon maçının ardından Beşiktaş'a karşı da müthiş başlayan G.Saray; hak ettiği galibiyetle devreyi bitirdi. Torrent'in oyununu artık daha net görebiliyoruz. Hoca özellikle bu tip maçlara ciddi bir ön alan baskısı ile başlıyor. Rakibi hapsediyorlar.
Uğur Meleke (HÜRRİYET): Domenec Torrent’in Beşiktaş derbisine çıkarken elinde iki farklı oyun opsiyonu vardı: Birisi, ligdeki sekiz maçın 5-6’sında uygulamaya çalıştığı dominant oyun. İç saha oyunu. Diğeriyse perşembe akşamı Avrupa Ligi’nde Barcelona’ya karşı uyguladıkları geçiş oyunu. Geride organize duran, rakibinin tamamlayamadığı hücumlarda hızlı çıkan bir pragmatik strateji.
Torrent, Beşiktaş’ın Sivasspor ve Başakşehir maçlarındaki harika oyunundan çekinmemiş belli ki. Oyun tercihini birinciden yana, dominant futboldan yana kullandı. Torrent, “Barcelona’da olan Barcelona’da kalır” dedi bir bakıma! Bence tebriki de hak ediyor bu tercihinden dolayı. Özellikle ilk 45’te Galatasaray sezonun en iyi oyunlarından birini oynadı. Sahanın her yerinde üstündü, önde bastı, rakibini defalarca hataya zorladı. Neredeyse hiç pozisyon vermedi.
Güntekin Onay (HÜRRİYET): Önder Karaveli sahaya en güçlü kadrosuyla çıkmayınca böyle oldu. G.Saray, 45 bin taraftarının önünde son derece istekli, kararlı ve baskılı başladı. Beşiktaş’ta ise Önder Karaveli, böyle bir derbiyi kaldırıp kaldıramayacağı tartışılacak bir 11 sürdü sahaya. Batshuayi ve Larin kulübede, ne verecekleri asla bilinmeyen Güven ve Kenan sahada. 2 golde de hatası olan Necip; Serdar ve Montero yerine stoper pozisyonunda.
Önder Hoca bir kez daha yanlış tercihleriyle sınıfta kaldı. Sonradan hatalarını değişliklerle düzeltti ve ikinci 45 dakikayı 1-0 kazandı ancak iş işten geçmişti. Dün fiziksel ve mental olarak yorgun olması gereken Galatasaray, daha diri ve agresif idi ve ilk yarıdaki iyi futboluyla haklı bir galibiyet elde etti. Son 8 maçta sadece 2 galibiyet alan bir Beşiktaş var. Karaveli’nin başarılı olduğu yönünde bir algı yaratıldı ancak sonuçlar bunun aksini gösteriyor. Haftayı 8’inci kapatan Beşiktaş, ikinci Konya’nın da 10 puan gerisinde. Bitime 9 maç kala hedefsiz kaldılar.
Şansal Büyüka (MİLLİYET): Çok uzun zamandır hiçbir derbide böyle “çılgın“ bir başlangıç görmedim... Hem Galatasaray, hem Beşiktaş “ya hep ya hiç“ diye oynamaya başladı... Beşiktaş “fırsat bu fırsattır“ diye, yorgun bulacağını sandığı Galatasaray‘ın üstüne gitti... Ama Galatasaray‘da maç yorgunluğundan, yol yorgunluğundan eser yoktu... Bir Beşiktaş geldi, bir Galatasaray... Savunmalarında oyalanmadan, orta alanlarında fazla dolanmadan, kestirmeden, rakip kaleye gitmeye çalıştılar... İlk yarısı Galatasaray‘ın, ikinci yarısı Beşiktaş‘ın olan çılgın bir derbi izledik... Galatasaray o ilk yarıda rakibini deli dalgalar gibi dövmenin ödülünü topladı, Beşiktaş maça yanlış ve dirençsiz bir onbirle başlamanın faturasını ödedi...
Bülent Timurlenk (SABAH): Torrent dersini iyi çalışmış. Beşiktaş'ın zayıf karnını belirlemişti. Necip ve Vida ile çıkarken zorlanacaklar, Pjanic ile Josef'in olmadığı orta sahada Atiba'ya baskı top kazandıracaktı. Beşiktaş, topa sahip olmayı seven bir takımdı ama bu maçın adı derbi. Galatasaray, taraftarıyla adeta topu yiyerek başladı oyuna. Her pozisyonda rakibe bastılar ve özellikle Mohamed'in pres gücü ve kafa toplarındaki üstünlüğüyle oyunu rakip sahaya yıktılar. Beşiktaş'ın ön tarafına Can bağlantıyı sağlayamayınca rakip kaleye gitmekte zorlanan Karaveli'nin takımı, hataya zorlandığı derbide iki kez gaflete düşünce tabela 2-0'a geldi. 2 golde de asisti yapan Mohamed'in en güçlü fiziğiyle ve mental gücüyle sahada olduğunu söylemek lazım.
İkinci yarıda Galatasaray'ın geçiş oyunuyla rakibini karşılayacağı belliydi. Cebinde sarı kartı olan Atiba'nın yerine giren Josef beklendiği gibi orta sahayı toparladı. 2-0 ile son yarım saate girmek derbide büyük konfordur. Torrent, bu değişiklikleri yapmak zorundaydı ancak kenardan gelenlerin hiç biri oyunun temposuna ayak uyduramadılar ve top kayıplarıyla Beşiktaş'ı üstlerine çektiler. Berkan ve Taylan çok yorulduğunda Beşiktaş Rıdvan'la golü bulmuş +6 dakikada beraberliği kovalıyordu. Beşiktaş, bu mağlubiyetle ikincilik yarışını çok ama çok zora soktu. G.Saray, Torrent'le ilk kez derbi kazandı ve 45 dakikadaki futbol kalitesiyle Barça'ya 'gel bakalım' dedi.