SERDAR ALİ ÇELİKLER (HABERTÜRK) - Maçın 54. dakikasına kadar bir maç oynandı ki onu daha sonra yorumlayacağım. 54'den itibaren Fenerbahçe'ye karşı Ali Palabıyık ve onu bu cürete iten MHK'nın mücadelesi başladı. Bu kötü niyetli, bu zaten maçın başından beri Fenerbahçeli oyunculara fırça atan, "Buranın hakemi benim" triplerinde olan bu adam, Fenerbahçe'ye karşı içeride berbat yönettiği G.Saray maçından sonra tavır geliştirdi. Ben bunca yıldır maç seyrediyorum. Kötü hakem ile kötü niyetli hakemi anlarım. Ali Palabıyık bu maça F.Bahçe puan kaybetsin diye çıkmıştı. Serdar Tatlı MHK'sı açıkça algılardan etkilenmiş. İsmi Metin Oktay'dan gelen hakem atama komitesi başkanı Metin Tokat ve Serdar Tatlı MHK'sı acilen kendine gelmeli. Ahmet Çakar'a faal bir hakemin bariz bir şekilde "F.Bahçe aleyhine çalıyoruz" açıklaması hala soruşturulmadı. 54. dakikadan sonrası için Erol Bulut'a tek eleştirim Cisse'yi daha evvel çıkarması gerektiğidir. Cisse iyi bir futbolcu değil. Top tutamıyor, pas veremiyor oyuna katkısı sıfır. Ceza alanı içinde etkili bir golcü. Erol Bulut'un bu özelliğini değiştirmesi gerek. Anadolu takımı kafasını bırakmalı. Thiam'ı erken alsa, "pas oyununa dönelim" dese bu kadar baskı yemezdi.
MEHMET DEMİRKOL (FANATİK) - Beşiktaş maçındaki çok kötü oyun ve sonuçtan sonra gelen galibiyet önemli. İlk yarıda sadece Caner’in servislerinden oyun 4’e 5’e gidebilirdi, bu doğru. Türkiye’de hiç çıkmayan tarzda bir itiraz sarı kartından Serdar Aziz’in atılışı da takımı etkiledi. Buna da itiraz yok. Ancak ne olursa olsun 2-0 önde şampiyonluk adayı bir Fenerbahçe, lig 20.'sine karşı 10 kişi de olsa pas yaparak oyunu soğutabilmeli. Oyunu kalesinden uzağa taşıyabilmeli. Elinde Sosa, Caner, Gökhan, Ozan, Pelkas, Cisse, Valencia vs vs. varken pas dizileri oluşturabilmeli. Bu yetenek ve tecrübe seviyesindeki bir takım 40 dakika bu kadar mahkum oynamamalı. Fenerbahçe 10 pas ve üstü dizilerde ligin 14.’sü. İki pas yaptıktan sonra hemen topu karambole vuruyorlar. Bir şekilde top ileri çıkarıldığında ise orta yapılıyor. Erol Bulut’un yeni alternatifler bulması şart. Bu kadar kolay top kaybedilmez.
ALİ ECE (FANATİK) - Erol Bulut derbideki tercih hatalarından dönerek eldekilerden oluşturabileceği en iyi 11’i sahaya sürdü: Özellikle bu tip fizik mücadele dozunun yüksek olduğu maçlarda yıllardır ligin en sağlamlarından olan Serdar Aziz’in Lemos yerine tercih edilmesi derbinin aksine daha sağlam bir Fenerbahçe savunması izletti. Serdar’ın atılmasından sonra da daha çok bu sağlamlaştırılmış takım savunması ve Altay’ın kurtarışları Fenerbahçe’yi ayakta tuttu. 11’e 11’ken perdeyi açan gol, Ferdi Kadıoğlu sahadayken ondan nasıl optimum ofansif verim alınabileceğinin en net göstergesi: Ferdi dar alanda çabukluğu ile tekniğini birleştirerek ince işler yapabilen bir oyuncu: Papiss Cisse’ye yaptığı asistte sıfırdan ölçüp biçerek geriye çıkardığı top da tam Ferdi tipi incecilik! İkinci gol zaten Türkiye Ligi’nin bug’ı: Bir Caner Erkin kornerinde ön direkte Gökhan Gönül topla buluşursa gol olur, bu ölüm ve vergi ödeme zorunluluğuna yakın kesinlikte bir olgu!
İLKER YAĞCIOĞLU (TAKVİM) - Beşiktaş mağlubiyetinin ardından Fenerbahçe için maçtan 3 puanla ayrılmak hayati derecede önem taşıyordu. Fenerbahçe'nin sorunsuz bir şekilde lige devam edebilmesi için bu maçtan 3 puanla ayrılması şarttı. Maç başlar başlamaz Fenerbahçeli oyuncuların bu bilinçte olduğunu gördük. Önemli eksiklere rağmen oyuna hakim olan taraf da diğer maçlardaki gibi Fenerbahçe'ydi. Sarı-Lacivertliler, topu rakibe bırakmaktansa topa sahip olup oyununu Denizlispor'a kabul ettirdi.. Ferd,ilk devrenin en etkili oyuncusuydu. Serdar Aziz de gelişen bütün Denizli ataklarını başlamadan önledi. Lemos'un çok önünde olduğunu bizlere gösterdi. Caner de takımın iyilerindendi. Sosa'yı oyunda çok görmedik. İdare ettiği maçlardan birini oynadı. İkinci yarı Serdar'ın atılması sonrası Altay'ın devleştiği bir maç izledik. Ali Palabayık verdiği ve vermediği kararlarla tek kelimeyle maçın önüne geçti. Fenerbahçe dün galip gelerek derbi yenilgisinin kötü izlerini sildi..
GÜRCAN BİLGİÇ (SABAH) - Genç Altay penaltıyı kurtararak maçın tüm yükünü omuzlarına aldı. Sonrasında da konsantrasyonu kaybetmeden kurtarışlar yaptı. Eksik kalan, önde olan, zamana oynayan Fenerbahçe kaldı sahada. Pelkas ve Cisse'nin önde top tutamadan, sürekli ayaklarındakini vererek geçirdikleri süre de var Kapanırsın, rakibe pozisyon vermezsin yine anlarım beklemeyi. İtalyan tavrıdır; "Ben sonucu aldım, onlar uğraşsın, risk onlara kalsın" der, on bir kişi otobüsü çekerler. Ama bu kadar kalabalıkken, bu kadar hata yapamazsın. Sonuçta bu yeni takımın daha alacağı çok mesafe var. "Kazanma mecburiyeti", Fenerbahçe adından gelen öncelikleri silmiş. Duygunun devam etmesi için "üç puanı" hesapladılar. Aslında bu "linç" ortamında, çok da yanlış yapmadılar.
UĞUR MELEKE (HÜRRİYET) - Dün Denizli’de 16’ncı dakikaydı. Caner sağdan ortaladı, Serdar kafayı vurdu, direk dibinde Cisse buldu gol şansını. Ancak değerlendiremedi Senegalli oyuncu. Dört dakika sonra bu kez Caner soldan bindirdi, yerden kaleye paralel olağanüstü bir top attı. Ön direkte Pelkas, arka direkte Cisse ıskaladılar bu topu. 23’te serbest vuruş kazanıldı. Yine Caner topun başına geçti. Yerden, ceza yayı üzerine çok akıllı bir pas attı yine. Mert Hakan neredeyse penaltı hükmündeki bir topu auta attı. 41’de köşe atışı kazanıldı. Mert kullanmaya gitti ama Caner yetişti ve korneri bırakmadı arkadaşına. Ön direğe koşu yapan Gökhan’a yine o tescilli ortalarından birini yaptı. Maçı kazandıran gol geldi Gökhan’dan. 1990’larda-2000’lerde bir maçın vitesini elinde tutan, takımını yöneten-organize eden oyuncularla ilgili bolca ‘maestro’ benzetmesi yapılırdı. Bu maestrolar genelde Sergen gibi, Hagi gibi, Alex gibi ofansif orta saha oyuncuları olurdu. Caner bir sol bek. Ama bazen öyle dominant oynuyor ki, maestro sözcüğünü sonuna kadar hak ediyor. Dün de öyle bir gündü Caner için...
DENİZ ÇOBAN (FANATİK) - Ocak ayında UEFA’nın açıklayacağı hakem kategorilerinde, ELİT olmayı bekleyen Ali Palabıyık, dün akşam tartışmalı bir maç yönetti. Ocak ayında kendi kariyeri açısından çok önemli bu haberi bekleyen Palabıyık’ın belli ki aklı Lyon’dan gelecek haberdeydi. Maçın 53. dakikasında Serdar Aziz’in koluna gelen topa hakem, ‘Devam’ demişti. VAR devreye girdi. Burada Serdar Aziz’in kafasından seken top, koluna geldi. Serdar, topu kafasıyla bilerek oynamıyor. Dolayısıyla penaltı kararı doğruydu. Ancak pozisyona VAR’a giderken itiraz eden Serdar Aziz, belki de en masum haliyle itiraz ediyor. Palabıyık, biraz sonra penaltı verdiğinde sarı kart göstereceğini bildiği Serdar Aziz’e bu itirazdan sarı kart göstererek kariyerine yakışmayacak bir iş yaptı. Daha sonra gösterdiği ikinci sarı elbette doğru. Kaleye giden kafa şutunu elle kesmek, net bir sarı kart. Maçın sonlarına doğru verilen penaltı ise VAR müdahalesiyle iptal edildi. Altay’ın penaltıyı gerektirecek bir hamlesi yok ama Valencia’nın Rodallega’ya arkadan yüklenmesi var. Valencia’nın hamlesi penaltı değilse, o halde Rodallega’nın Altay’ın yüzüne gelen hamlede Rodellaga’yı ikinci sarı karttan atması gerekirdi. Kısaca maçın önüne geçen bir hakem izlemiş olduk.