FAZLASI! - Reha Kapsal (Fotomaç) Krediniz olmadığı maçlara çıktığınız bu haftalarda ister istemez bütün oyun dengelerini aynı zamanda kurgularını da ister istemez hiçbir önemi kalmadığı gibi haftalardır başarılı oynadığınız oyun pratiğinden farklı bur oyuna da saha içinde eziliyorsunuz. Oyunun Gökhan atılmadan önce ve sonrasında oyunu nasıl oynamak ve maçı kazanmak için hamleler ve riskler daha önce de alınması gerekirdi. Çünkü Emre Belözoğlu geldikten sonra oyun seviyesi ciddi anlamda güçlendiği gibi oyuncuların da seviyeleri güçlendi. Burada tabii ki en büyük faktör de belirtmek gerekir; bir oyuncu topluluğu bu değişimi sağlıyorsa teknik direktörüne güvenmesi gerekir. Bu oyuna ikna etmesi için. Bunu da Emre Belözoğlu, elinden geldiğince en iyi şekilde takımına aşıladı. "Sarılacivertliler 3 puandan FAZLASINI kaybetti". Aldıkları 1 puanla bundan sonraki süreçte matematiksel olarak tabii ki şampiyonluk şansı var.
KIRMIZI KIRILMA NOKTASI OLDU - Ali Gültiken (Sabah) Geriden gelip zirveyi yakalama mücadelesi yapmak kolay değil. Baskıya rağmen Fenerbahçe, maça etkili başladı. Gökhan atılana kadar da bütün oyunu kontrol etti, istediği gibi de oynadı.Bu tür kredisi olmayan maçlarda bireysel hatalara yer yok. Gökhan'ın önce topu kaptırarak yaptığı hata ve sonrasında bunu telafi etme adına rakibini düşürüp kırmızı kartla oyundan atılması Fenerbahçe adına dün akşamın kırılma noktası oldu. Buna rağmen oyunun 60. dakikasına kadar Fenerbahçe, rakip sahada oynama ısrarından vazgeçmedi. Eksik olmasına rağmen iyi de oynadı. Fakat beklendiği gibi 60. dakikadan sonra eksik kalmanın verdiği zafiyet oyunu Alanyaspor'a çevirdi. Skor olarak değil ama topa sahip olma açısından Alanyaspor, bu avantajı kullandı. Gole de çok yaklaştı. Direkten dönen 3 top Alanyaspor adına üzücü ama Fenerbahçe adına bir o kadar sevindirici oldu. Dün akşamın Fenerbahçe açısından pozitif tarafı, teslim olmayan, maçın son dakikasına kadar mücadelesine devam eden ve her şeye rağmen kazanma ümidini kaybetmeyen bir takım görüntüsü vermesiydi. Ümitleri bir ileriye taşımak açısından elbette 1 puan çok şey vadetmiyor gibi görünebilir ama hâlâ bir şekilde matematiksel olarak bu beraberlik Fenerbahçe'yi bu yarışın içinde tuttu.
DOLMUŞA BİNMEYELİM EMRE FARKI DEMEYELİM - İlker Yasin (Hürriyet) Futbolculuk günlerinde bir maçın sonrasında Emre Belözoğlu’nun “Ben yanlış şeyler söylüyorsam insanlar beni yanlış anlamasın” cümlesi espri konusu olmuştu. Dün maç öncesi “Şampiyonluk inancı ile geldik, inandığımız doğruları yapacağız” derken kendisini dinleyenlerden bir talebi var mıydı bilinmez ama dünkü oyunla söylediğinin çok daha farklı bir yerinde olduğu kesin. Belözoğlu, F.Bahçe misyonunu bilen, iyi oynayarak, hep kazanmaya ve şampiyonluklara kodlanmış bir takımı sahaya sürme hesabı içinde. Ligin en zengin futbolcu kadrosu ile uzak ara şampiyonluk adayı F.Bahçe’nin genlerini çözemeyen Erol Bulut ile Kadıköy’de kaybedilen onca puandan sonra Emre şimdi 5 dakikada gerçek F.Bahçe’yi yaratsın isteniyor. Dolmuşa binmeyelim, son haftalardaki kıpırdanmaya ‘Emre farkı’ demeyelim. Olmuyor, oyuncularının potansiyelini ki ne kadar olduğu tartışır performansa dönüştürmek için bütün çabaları sonuç vermiyor.
KAF DAĞI'NIN ARDINDA! - Tayfun Bayındır (Milliyet) Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim... Elbette matematiksel olarak Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı var. Ama bence ve dünkü oyunu gördükten sonra şampiyonluk artık Kaf Dağı’nın arkasında... Emre Belözoğlu bir şeyler deniyor... İşe yarayacağı kesin... Ama iş işten geçtikten sonra bu deneme çalışmaları başladı. Oysa Belözoğlu’nun uygulamak istediği sistem için bir sezon başlangıcına ihtiyaç var. Erol Bulut’un durağan, topu rakibe bırakan oyunundan, biraz daha tempolu ama topu rakibe bırakmak istemeyen yapıya geçiş için Emre Belözoğlu’nun önünde yeterli süresi yok. Ancak gelecek sezon için iyi bir başlangıç olduğunu söyleyebiliriz...Çift stoper ile geriden oyun kurup, hem tempolu oynamak, hem de kanatları oyuna sokmak Fenerbahçe teknik ekibinin istediği sitemin küçük çaplı tanımı... Yaşar Kemal Uğurlu’nun VAR uyarısıyla iptal ettiği Fenerbahçe lehine olan penaltı pozisyonu, İFAB’ın kural kitapçığında iptal edilmemesi gerekliymiş gibi anlatılıyor. Ben hakem değilim ama kural kitapçığında yazılanları okuyup anlayabiliyorum. Bence penaltı verilmeliydi. Pozisyonun hakem hocaları arasında gece boyunca tartışıldığını yakından biliyorum. Ne demiştik, şampiyonluk artık Kaf Dağı’nın arkasında, F.Bahçe eleğini duvara assın!
KEŞKE EROL BULUT KÖTÜ BİRİ OLSAYDI! - Serdar Ali Çelikler (Habertürk) Fenerbahçe yönetimi hep Erol Bulut için "Çok iyi bir insan" ; "Kaliteli biri" diyor. Mutlaka öyledir. Düzgün-kaliteli ve iyi bir insan olduğundan zerre kuşkum yok. Lakin düşünmeden edemiyorum, keşke Bulut, kötü bir insan olsaydı da en geç G.Saray derbisinden sonra görevden alınsaydı. Keşke Emre Belözoğlu o zaman gelseymiş. Haa bir de "Yapay zeka programı da Erol Bulut" dedi hikayesi var ki o yapay zekayı gerçekten tanımak istiyorum! Belözoğlu öyle bir zamanda takımın başına geldi ki 1 beraberlik; Beşiktaş'ın gidişatına göre belki 2 beraberlik kredisi vardı. Malatya'da beraberlik gelip; Beşiktaş Rize'den 3 puanla dönünce ikinci beraberlik kredisi yitirildi. Fenerbahçe adına 45 dakika 10 kişi oynadığı maçta Alanya deplasmanında 1 puan iyidir. Haa şampiyonluk ümidi bence bitti. Ama o ümit içeride 22 puan kaybını göz göre göre bekleyince gitmişti zaten. Dedim ya Erol Bulut çok iyi bir insan. Şampiyonluk gitti o o kadar da önemli değil!
KARARI VAR DEĞİL HAKEM VERMELİYDİ - Deniz Çoban (Fanatik) Dün akşam oynanan maçın en kritik anı 27. dakikada Fenerbahçe’nin penaltısının iptal edilmesiydi. Futbol Oyun Kuralları’nda bu pozisyonla ilgili iki paragraf var: İlk maddeden hareketle Valencia’nın rakibinin koşu yolunda bulunduğunu ve topa doğru hareketlenmesini engellediğini düşünerek ofsayt yorumu yapabileceğiniz gibi, henüz top o bölgeye gelmemiş ve ofsayttan önce faul olmuş da diyebilirsiniz. Kısacası burada tartışılacak ve hakem yorumuna muhtaç olunan bir pozisyondan söz ediyoruz. Fakat VAR, hakem yorumuna muhtaç bu pozisyon için ofsayt kararı verdirdi. Eğer Yaşar Kemal Uğurlu pozisyonu izleseydi, kendi yorumuna göre ofsayt da diyebilirdi penaltı da... Hakem yorumu olduğu için de bunu kabul ederdik. Protokole aykırı hareket edildi. Bu pozisyonla ilgili kural hatasından ise söz edemeyiz. Gökhan Gönül’ün kırmızı kartı da doğruydu.
ONUR MÜCADELESİ - Ömer Üründül (Sabah) Dün geceki önemli maçın, seyir zevki yüksek bir karşılaşma olacağını tahmin ediyordum. Ama yanılmışım. Beklediğim kalitede olmadı. Emre Belözoğlu'nun sürprizi Mesut Özil ile başlamak oldu. F.Bahçe kadro yapısı itibariyle, daha çok pas oyunuyla sahaya yayılıyordu. Ancak üretkenlik sağlayamıyordu. Alanyaspor ise kopuk kopuk ama çabuk ve dikine ataklar deniyordu. Onların da pozisyon sıkıntısı vardı. F.Bahçe'nin sezon başından beri gideremediği bir rahatsızlığı var. Kazandıkları korner sonraları veya çok adamlı hücum girişimlerinde üçüncü bölgede kaybettikleri toplardan sonra geniş alanda az adamla yakalanıyorlardı. Dün de önce böyle bir tehlikeyi hasarsız atlattılar. Ama ikincisinde Gökhan Gönül, Davidson'u düşürüp kırmızı kart gördü. İkinci yarı F.Bahçe'yi zorluklar bekliyordu. İkinci devredeki Emre Belözoğlu'nun hatalı değişikliğini görünce 'F.Bahçe buradan puan çıkaramaz' diye düşündüm. Niye diye sorarsanız, Mert Hakan'ın yerine Gustavo girmişti. Gustavo, Sosa ve hazır olmayan Mesut bir aradaydı. Üstelik de sayısal eksiklik varken… Ancak Alanyaspor kendileri için elverişli ortamı değerlendiremedi.
ARTIK ÇOK ZOR - İlker Yağcıoğlu (Takvim) Bu skor Fenerbahçe için şüphesiz ki hiç iyi olmadı... Mutlak kazanması gereken maçta ligin en dominant takımına karşı, özellikle Gökhan atıldıktan sonra çok fazla şansı kalmadı. Ve maç berabere bitti. Gökhan tecrübesindeki bir oyuncunun o dakikada o faulu yapması doğru değildi. Takımını 10 kişi bırakmaktansa 11'e 11 1-0 geride olmak bence daha iyidir. Maçın son anları olsa böyle bir faul kabul edilebilirdi. Oyuna gelecek olursak Emre Belözoğlu'nun kendi oyun felsefesini böylesine güçlü bir rakibe karşı sürdürmek istemesi aynı şekilde oynaması hem büyük cesaret işiydi. Hem de Fenerbahçe adına yakışan bir oyun planıydı..
KAYBEDERKEN KAZANMAK - Gürcan Bilgiç (Sabah) Tamamen rakibin üzerine kurulmuş taktiklerle sahadaydı iki takım da. Kalelerine yakın noktalardan faulden kaçınarak oynamaları öğütlenmişti oyunculara. Önde baskı vazgeçilmez; hataya zorlayın emrini yerine getiriyorlar. Alanyaspor bu kurguda daha başarılı. Küçük üçgenler ile çabuk kırdılar baskıyı. Hızlı oyuncularını defans arkasına kaçırdılar. Fenerbahçe dikine koşular denedi, Mesut'un paslarına güvenerek. Çok daha pozisyonlu ve tempolu geçmesi beklenirken, kontrolün önde olduğu, fırsatların arandığı, ceza alanlarının korumalı alan ilan edilip, şutlarla golün planlandığı bir maça dönüştü. Mesut Özil'in, cezalı İrfan Can pozisyonuna geçmesi herkes için sürprizdi. Büyük oyuncusunun, ekstra yeteneğine bir golün sığabileceğini düşündü Emre Belözoğlu. Kritik bir yerden kazanılan frikik veya kalabalığı aşacak bir ara pas. İki fırsat yakaladı Mesut. İlkinde çok önemli bir kademe vardı, ikincisi "penaltı" oldu ama Valencia ofsayta takıldı. 11'e 11 oynanırken, Fenerbahçe üç puana kafayı takmıştı. Ama Gökhan Gönül kendi hatasından doğan kırmızıya takılınca, birden bire beraberlik de iyi sonuç haline geliverdi. Eksilmek, Ozan'ın orta sahadan ayrılması, mecburi Gustavo değişikliğini peşinden getirdi. 65'te gelen Mesut- Osayi değişikliği ile bir "enerji" nakli daha yaptılar.