ALİ ECE (FANATİK) - Gaziantep’e karşı topu çabuk geri kazanmadan ve atak sürekliliği sağlamadan oynayarak galibiyet beklemek adeta Godot’yu beklemek! Sumudica’nın hızlıca çoğalabilen tertibine karşı topu hızlı çevirip boşlukları görmek gerekirken Beşiktaş ilk 45’in 43’ünde tam tersini yaptı. Yine de oyundan çıkanlar Oğuzhan ve Dorukhan olmamalıydı. Oğuzhan, yerine öne atılan Atiba’ya veya Mensah’a göre topu daha fazla hızlandırma potansiyeline sahip oyuncuydu. Dorukhan da topu daha hızlı geri kazanma dalında en mahir oyuncu. İlk yarıda Ersin’in gerçekten faul yaptığı pozisyonu kartsız faulsüz es geçen “Orhan Pamuk” Uğurlu’nun fifti fifti pozisyonda Ersin’e kırmızı göstermesi. Kendisi, “Yaşar Kemal” adını hak etmiyor çünkü büyük yazarın standart bir kalitesi vardı! Sergen hocam, onu ne kadar sevdiğimi saydığımı çok iyi bilir ancak maalesef bu yenilgi ona da yazar! Devre arasında Oğuzhan ve Dorukhan’ın ikisini birden çıkarmak panik değişiklikti. Ayrıca N’Sakala’nın Rıdvan’a göre artısı nedir, ne değildir çok tartışılır!
GÜNTEKİN ONAY (HÜRRİYET) - Beşiktaş’ta ‘Taşlar yerine oturuyor’ derken dün akşam Gaziantep’te sezon başındaki olumsuz görüntü yeniden ortaya çıktı. Beşiktaşlı futbolcuların acemice hataları sonucu, gol atmak için hemen hemen hiçbir şey yapmayan Gaziantep 2 gol buldu. İlk golde Montero’nun hatası var ancak kaleci Ersin, çok yavaş gelen ve köşeye gitmeyen bir topu Mirallas’ın önü çeldi. Üzerine de hatalı bir çıkışla oyundan atıldı. Ersin henüz 19 yaşında; hata yapa yapa yapmamayı öğrenecek. Ancak iki genç kaleci de gelişmiyor. Eski kaleci dostlarıma soruyorum, iki kalecinin de sıklıkla duruş hatası yaptığını söylüyorlar. Beşiktaş’ın mevcut durumda kaleci transferi yapması söz konusu olmadığına göre iyi bir kaleci antrenörüne ihtiyacı var. Geride kalan maçlarda kalede, bırakın iyi bir kaleciyi, vasat bir kaleci performansıyla Beşiktaş yediği 12 golün en az 7 tanesini yemezdi. Maç başına rakiplerine ortalama sadece 1 pozisyon veren ve bu alanda lig lideri olan takım 7 maçta 12 gol yiyorsa kaleye hemen hemen her gelen top golle sonuçlanıyorsa 3 direğin arasında ciddi sorunlar var demektir.
DENİZ ÇOBAN (FANATİK) - Ersin’in kırmızı kartına doğru derken, ilk yarıdaki 'pozisyona da' penaltı dememiz gerekir. Eğer ilk yarıdaki penaltı değilse bu da kırmızı kart değil.13.dakikada Maxim, Rosier mücadelesinde Rosier önce topla oynadı ve sonrasında Maxim’in ayağına bastı. MHK’nin hakemlere vermiş olduğu talimata “Bir oyuncu topla oynadıktan sonra rakibine yaptığı ihlalin önemi yok!” diyor. Dolayısıyla bu pozisyona hakem devam diyerek MHK’nin vermiş olduğu talimatı uygulamış oldu. 55.dakikada Ersin kırmızı kart gördü. Bu pozisyon özelinde baktığımızda: Ortak bir top var. Ersin’in niyeti o topla oynamak ancak oynamaya çalışırken ayağı dizden gergin, hız alarak, kramponunun vidalarıyla rakibinin dizine bir darbesi var. Ciddi faullü oyuna (kırmızı karta) yakın bir hareket. Ersin rakibine temas etmeden hemen önce topla oynuyor. O zaman MHK’nin verdiği talimat neden burada uygulanmıyor? Madem Ersin topla oynadı. Sonraki temasın bir önemi olmamalı. MHK böyle istiyor!
ALİ GÜLTİKEN (MİLLİYET) - Beşiktaş'ın ilk yarıdaki en büyük zafiyeti rakibinin temposuna uymak oldu. Yavaş oyun, yumuşak tempo ve savunmayı açmak için bireysel anlamdaki yeteneklerin fazla zorlanmaması oyunu Gaziantep'in istediği şekle getirdi. Bu tür maçlarda özellikle kanat bekleri, sıkışan oyunda önemli. Beşiktaş iki beki Rosier ve N'Sakala'yı da kullanamadı. Sıkışan merkez savunmayı açma adına Oğuzhan ve Dorukhan bu bölgelerde topla buluşup, pozisyon üretemedi. Bekler ve orta alan bu şekilde olunca Aboubakar'ı da ilk yarıda sahada hiç göremedik. İlk yarıdaki yenilen gol ve kırmızı kart pozisyonunda Muhammet'in kademesinde yaptığı hatalarla Montero savunmada ciddi problem. Vida'nın ikinci goldeki hatası da affedilecek gibi değil. Larin'in attığı gol kısa süreli bir ümit ışığı yaksa da stoperlerin yanlışları akşamı Beşiktaş'tan alıp kontrataktan başka oyun planı olmayan Antep'e verdi dersek maçı özetlemiş oluruz.
ATİLLA GÖKÇE (MİLLİYET) - Skor tabelasını bir yana bırakıp oyuna bakarsak, Beşiktaş gardı çabucak düşen boksör gibi. Baskılı oyunu yaratıcı ve sistematik biçimde devam ettiremiyorlar. Yedikleri gollere karşı takımca reaksiyon gösteremiyorlar. Aksine bozuk fermuar gibi çözülüyorlar. Güçlükle, gecikmelerle oluşturulan kadro henüz oturmuş değil. Öyle olunca bireysel performans önem kazanıyor ve Aboubakar, Oğuzhan, Dorukhan gibi oyuncular durunca, Ghezzal Lens’i (!) aratınca Beşiktaş çabuk tükeniyor.
CEM DİZDAR (FANATİK) - İki kırık dökük girişim, bir direkten dönen top ve bir gol! Bunun dışında ilk devre boyunca futbol oynamak için onca zaman antrenman yapmış insanları izledik. Ne yapmış olabilir bu futbolcular? Kimler, bunlara ne çalıştırmış acaba? Sahada para saçılmış 16 yabancı oyuncu var! Peki oyun nerede? Dura kalka devre bitecek diye düşünürken sonradan giren stoper Montero’nun taçtan gelen topa baskıya gitmek için alanını boşaltmasına da bağlı olarak golü yedi. Evet maç 3-1 bitti. Peki, kim ne oynamayı planlamıştı ve ne oynadı? Beşiktaş ne oynamaya çalıştı ve ne oynadı? Sondan bir önceki soru, Antep’in hocası Sumudica kendi sahasında oynarken üçüncü golü attıktan sonra kime ya da kimlere ‘sus’ işareti yaptı? Ve son soru... Antep yendi Beşiktaş yenildi ama sahi sahada bütün bunlar olurken ‘futbol ilmi’ açısından ne gördük ne öğrendik? Biri yendi biri yenildi. Peki biz ne öğrendik? Bence hiç! Ülke vasatında oynanan bir maç izledim. Yine de, pozisyon vermemiş, üç gol atmış ve maçı hakkıyla kazanmış Gaziantep’i tebrik ederim...