(SERDAR ALİ ÇELİKLER - HABERTÜRK) Oyun sıkışmış; tıkanmışken devreye hakem Atilla Karaoğlan ve VAR hakemi Ali Şansalan girdi. Ozan'ın sol içten kestiği top Poko'nun açık eline temas etti ve VAR'dan penaltı geldi. Bu tip pozisyonlarda penaltı verilmesine karşıyım. Çünkü topun yönü değişmiyor. Ancak kurallar penaltı diyor. F.Bahçe pozisyon üretememişken Sosa'nın penaltısı ile öne geçti. Sonrasında Atilla Karaoğlan bir skandal karar verdi ve Tripic'in kendine adeta yedirdiği penaltıyı çaldı. VAR neden çağırmadı bilemiyorum. Beraberlikten sonra Atilla Karaoğlan ve ekibi bir skandal hata daha yaparak aut olan pozisyona korner çaldılar. Kornerden gelen top da Fenerbahçe'nin golü oldu. Normalde futbolun gerçek kuralları olsa 0-0 bitecek ilk yarı 1-2 bitti.
(MEHMET DEMİRKOL - FANATİK) Erol Bulut minimum risk ilkesiyle stoperlerinin önüne oyunu açmak için Gustavo-Sosa ikilisini koymuştu. İki savunma kanadını oyuna soktu ama ön alan baskısı yapmadı. 2. bölgede kapılacaklar ve duran topları kovaladı. İlk yarıda hiç risk almadı. İlk yarıda hatalı verilen ama aynı zamanda Serdar’ın hatasından da kaynaklanan penaltı dışında hiç açık vermeden oyunu önde kapattılar. İkinci yarı başında Sangare’nin Sosa’yla ve Ozan’la kurduğu üçgenlerle pozisyon ve gol buldular. Sonra garip bir şey oldu. 0-0’da hiç risk almayan Fenerbahçe 3-1’ken, 61. dakikada Ideye’den inanılmaz bir kontra yedi. 4 dakika üst üste top kayıpları sonunda da golü yediler. 9 kişilik Hatayspor karşısında bile almadıkları riski aldılar. Özellikle Samatta, Cisse ve Pelkas’la girdikleri pozisyonları değerlendiremeyince Göztepe dengeyi sağlayacak imkanı da buldu.
(UĞUR MELEKE - SPOR ARENA) İlk devrede Fenerbahçe sadece kenarlardan oynadı. Caner zaten hep etkili. Nazım da Caner’e ayak uydurdu ve özellikle hücum katkısıyla büyük takım oyuncusu olduğunu bir kez daha gösterdi. Buraya kadar sıkıntı yok gibi görünüyor aslında. Ancak problem, Fenerbahçe’nin sürekli kenardan hücum etmesinin bir orta zorunluluğu doğurmasında yatıyor. Bu ortalara ceza alanında vurabilecek tek adam Samatta. Zira oralara ikinci santrfor koşusu yapacak bir adam yok. Dev Atınç da Samatta’ya karşı havada bir üstünlük kurunca belki tabela olarak değil ama oyun olarak ilk devrede işler Göztepe’nin istediği gibi gitti bence. Ancak Erol Bulut devre arasında belli ki bir taktik değişikliğe gitti. İkinci yarının başlamasıyla beraber sol açık Pelkas ve sağ açık Valencia daha fazla merkeze girmeye ve orayı kalabalıklaştırmaya başladılar. Zaten bu anlayış değişikliğinin sonucu olarak Pelkas, 45’le 60 arası üç şut fırsatı buldu, golle tanıştı.
(ALİ ECE - FANATİK) Sadece atılan gol sayısıyla değil hakemler hariç her şeyiyle çok iyi bir maç izledik. İki yetenekli Türk kaleci İrfan Can ve Altay yerine sıradan kaleciler olsaydı en az 5 gol daha olabilirdi! Fenerbahçe’de Samatta zirve performansında değildi ama yerine giren Cisse uzun süre sahalardan ayrı kaldığı için ortalama bir gününde bile rahatça gole çevirebileceği pozisyonlarda “paslanmış vuruşlar” yaptı. Fenerbahçe kanat bekleri Nazım ve özellikle Caner’den ofansif açıdan ilk yarıda büyük verim aldı. Lakin oyunun defansif boyutunda aynısını özellikle Nazım için söyleyemeyiz. Caner’in zaten en kötü gününde de hücumu iyi, en iyi gününde de savunması en güçlü yönü değil! Caner’in uzak ortaları, kornerleri ise bu ligde her zaman çilingir niteliğinde. Ozan’ın performansı yine etkileyiciydi. Ozon tabakası dünyamızı nasıl koruyor ve sürekli fayda sağlıyor o misal Ozan Tufan da Fenerbahçe için artık bir nevi “Ozan Tabakası”… Kısaca Ozan, Fenerbahçe lehine ne gerekiyorsa yapıyor!
(AHMET ÇAKAR - SABAH) Dün gece çok tuhaf bir maç izledik. Normalde maç 8-2 filan bitmesi gerekirken son saniyede Göztepeli'nin vurduğu kafa gol olsa bu maç 3-3 biterdi. Son derece kötü bir Göztepe, sadece kaleci İrfan Can ile biraz da Halil ile oynamaya çalışan bir Göztepe varken oyunun kontrolü sürekli Fenerbahçe'deydi. Hele ikinci yarıya baktığımızda kaçan goller ya da kaleci İrfan Can'ın kurtardığı goller görülmeye değerdi. Fakat şunu söylemek lazım, Fenerbahçe'yi Fenerbahçe yapan temelde kanat beklerinin ofansif katkısı ve şu an için Türk futbolunun en formda oyuncusu Ozan'ın performansı. Fakat dün gece bir şey gösterdi ki milli takımın sağ beki Sangare aslında defansif olarak fiyasko. Dün gece Halil, Sangare'nin arkasını tren rayı gibi kullandı. Nitekim Göztepe'yi maça bağlayan, umutlarını artıran ikinci gol de Sangare'nin hatasından geldi.
(GÜNTEKİN ONAY - SPOR ARENA) 90 dakika boyunca Göztepe karşısında defansif disiplinden uzaklaşmayan Fenerbahçe’nin Göztepe gibi hücum gücü kısıtlı bir ekipten 2 gol yemesi de düşündürücü. Ancak yeni kurulmuş kadronun 5 maçta 11 puan toplayıp bu süreci minimum kayıpla geçmiş olması Fenerbahçe açısından sevindirici. Göztepe, mücadele gücü yüksek bir takım ancak bu ligde dirençli olmak artık yeterli değil. Kalite konusunda sarı kırmızılı İzmir ekibinin eksikleri var.
(ŞANSAL BÜYÜKA - MİLLİYET) Dertsiz başını derde sokmak bu olmalı... Fenerbahçe 3-1 öndeyken maçı 5-1’e, hatta 6-1’e getirecek öyle akıl almaz fırsatlar kaçırdı ki... O oyun döndü 3-2’ye geldi, Göztepe bu golle dirildi, gerisi Fenerbahçeli için tam bir işkence... Fenerbahçe fişi çekemiyor. Karagümrük maçında böyle oldu. Göztepe maçında böyle oldu. Yakaladın mı atacaksın, futbolun şakası yok. Nazım Sangare’nin özellikle son bölümde savunmada bir iki önemli hata yaptığına bakmayın. İyi futbolcu, Fenerbahçe’de iş yapar. Solda Caner kusursuz oynuyor. Novak aklıma geldikçe, onun adına üzülüyorum.
(ÖMER ÜRÜNDÜL - SABAH) İzmir'de ilk devre futbol kalitesi düşüktü. Mücadele vardı. Ama her iki taraf açısından organize atak teşebbüsleri ve pozisyonlar yoktu. 3 gol vardı, ikisi penaltıdan biri kornerden geldi. Göztepe takım halinde topun arkasına geçip alan daraltıyordu. Ama Fenerbahçe'nin ofansif girişimlerinde plan program yoktu. Karşı kalede tehlike veren sinyaller iki bekin katkılarından oluşuyordu. Caner'in alışılmış kavisli ortaları. Sangare'nin de alışılmış sıfıra inen bindirmeleri… İkinci yarı ise Fenerbahçe'nin yoğun baskısı ve çok daha etkili atakları oluşmaya başladı. Kaçan pozisyonlar vardı. Üçüncü gol geldi ama Göztepe'nin farkı bire indirmesi tedirginlik yarattı. Oyunun uzatma bölümünde de Göztepe inanılmaz bir gol kaçırmasaydı sarı-lacivertliler için çok can sıkan bir puan kaybı olurdu. Sonuçta önemli olan 3 puan kazanıldı.
(DENİZ ÇOBAN - FANATİK) MHK’nın tavrına aykırı 33’te Serdar Aziz, rakibinin önüne doğru kayıyor. Tripic topu çekiyor, sonrasında top çok gerisinde kalınca, kayan Serdar’dan gelen teması kullanarak kendisini yere bırakıyor. Bu penaltıya katılmıyorum. Hele ki son seminerde MHK’nin: “Kolay penaltı istemiyoruz!” tavrına aykırı bir karar. Bence oyunun devam etmesi gerekirdi. 43’te Fenerbahçe ikinci golü öncesi verilen korner kararı tartışma yarattı. Top Nazım Sangare’ye çarpmış gibi görünüyor ama buna kesin kanaat getirmemiz için elimizde net bir görüntü de yok. O yüzden hakem kararına saygı duymak gerekir. 76’da Cisse serbest vuruş kullanılırken, Halil’in topuğuna basıyor ancak top henüz oyuna girmediği için penaltı vermek mümkün değil.
(HAKAN CAN - FANATİK) Fenerbahçe farklı kazanabileceği Göztepe maçında 3 puanı cebine yine daha önceki maçlarda olduğu gibi genç kalecisi Altay’ın maçın sonunda yaptığı kurtarışla koydu. Altay’ın önündeki Nazım, Tisserand ve Caner yeni, ortada Sosa yeni, sağda Valencia solda Pelkas, önde Samatta yeni… Bu tabloda 3 sezondur puan kayıplarıyla dönülen İzmir’de 3 puan kazanmak çok önemli… Fenerbahçe açısından sevindirici olan takımın önde baskı yapma konusundaki isteğiydi. Soldan Caner, sağdan Nazım ile hücum ettiler. İkinci devrenin başındaki baskı, pozisyon zenginliği izlenmeye değerdi. Ben maçın oyuncusu olarak Ozan’ı seçtim ama Göztepe’nin genç kalecisi İrfan Can Eğribayat çok zor pozisyonlarda harika kurtarışlar yaptı ve takımını oyunda tutmayı başardı.