Sınıfı geçemedi! - Deniz Çoban | Maçın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu bu sezonun vasat altı hakemlerinden. Hem fiziksel hem de performans olarak bu tarz maçları yönetmeye çok uzak bir isim. Böylesi zorlu bir maça atanmasını yadırgadığımı ifade etmeliyim. Maç süresince çaldığı ve çalmadığı düdüklerle Süper Lig standardının çok altında bir maç çıkartan Numanoğlu, bence sınıfı geçemedi. Galatasaray’ın kazandığı penaltıdan önce atak başlangıcında çok net bir faul vardı. Nelsson önce rakibinin omuzuna bastırıyor ve rakibi Eze’nin yükselmesine mani oluyor. Nelsson topa kafasını uzatıyor ama topla oynayamıyor da. Sonrasında top her şeye rağmen Eze’nin önünde kalıyor ve Eze topa doğru gitmeye çalışırken, Nelsson bu kez rakibini omzundan çekerek topa gitmesini engelliyor. Pozisyonu olabilecek en iyi açandan izleyen hakem ise pozisyonu devam ettiriyor. Bence penaltı ne kadar netse penaltıdan önceki faul de o kadar netti. 76’da Zaniolo’ya çıkan kırmızı kart doğruydu. Ancak yine hakem bu pozisyonda VAR’dan yardım almak zorunda kaldı. (Fanatik)
Süper kahraman Victor Nelsson - Bülent Timurlenk | Şampiyonluk stresi Okan Buruk'un sırtında öyle bir yük olmuş ki, ligdeki tüm tecrübesine rağmen, "Ben son düzlüğü ideal 11'imle oynarım" fikrinden bir adım geri atmadan götürüyor. Oysa ki son 3 maçta enerjileri düşük, aksayan Sergio ve Mertens'i 4 gün sonraki Sivas maçı öncesi kulübeye çekebilirdi. Bu ikili yine kötü başladı maça ama daha büyük bir sorun vardı, İcardi de oyunda yoktu. Kerem'in son paslardaki basiretsizliği, Mertens'in top Galatasaray'dayken verimsizliği ve ekstra şutlarla kendini affettirme peşinde, vücut dili suçluyum ifadesinden kurtulamayan Sergio... Haftalardır şampiyonluk meşalesini taşıyan adam Torreira, dün yine inanılmaz futbol oynadı, Nelsson da 2-0 öncesi süper kahraman gibi uçup rakibin pozisyonunu bıçak gibi kesti. Kontrolsüzlük Zaniolo'yu bir gün yakacaktı. Dün oldu bu. Buruk, Barış Alper ile önde baskıyı tazeledi ve Galatasaray bir isabetli şut çeken ev sahibine İcardi'nin ikinci golüyle beyaz bayrağı çektirdi. Boey'in arandığı bir 90 dakikanın ardından 3 sınavı var Galatasaray'ın. Tek eksiği; pili boşalanları şarja takmak… (Sabah)
İyi oynamadan kazanmak! - Cem Dizdar | Beklenen, İstanbulspor’un kendi ceza sahası önüne kümelenip kontra arayacak olmasıydı, öyle de oldu. Gerçi 'Kıpırdamadan oynadı' denemez İstanbul için ancak ülke futbolunun 'Pas karşıtlığı'nın getirdiği orta yapma/şut atma paradigması bu maça da egemendi. İlk devrenin hakimi görünen Galatasaray şut atıp (14), orta (14) yaptıkça rakibi çok da tedirgin olmadı. Çoğu girişimi kolaylıkla savuşturdu. Bakmayın siz 'Tehlike engelleme' istatistik kalemine! Öyle aman aman bir tehlike söz konusu değildi devre boyunca. Olan da penaltı oldu zaten. O da İstanbulspor savunma oyuncusunun ayağının kaymasından geldi! Nelsson ile Eze’nin çarpışmasından sonra maçın temposunun nasıl düştüğünü gördük! İşte, bol faullü ülkenin futboldaki yegane çözümü budur. Topu pasla elde tutarak tempoyu kontrol etmek yerine yerde yatarak oyunu 'Söndürmek'! İkinci devreye İstanbul öne çıkarak başladıysa da tempoyu yükseltip rakibi şaşırtamadığından bireysel girişimlerin dışında ciddi tehlike yaratamadı. Galatasaray ise Kerem’e ulaştırılan topların yine bu oyuncunun ayağında eriyişini izledi durdu.Kimilerine göre 30 milyon Euro'luk oyuncu olduğu savlanan Nicolo Zaniolo, oyuna girerken 'Tekmelik' olarak bilinen koruyucuyu takmıyor. Bunu ülkesi İtalya’da aklına dahi getirebilir mi sizce? (Fanatik)