ERMAN ÖZGÜR (FANATİK) - Beşiktaş'ın iç saha avantajını kullanabilmek adına yapmaya çalıştığı coşkulu ve saldırgan başlangıç, Trabzonspor'un sahaya iyi yayılıp oyunu dar alana çekmesi ile boşa gitti. Ghezzal ve N'koudou'yu iyi savunan Trabzonspor kornerden Bakasetas ortasıyla Maxi Gomez ile golü bulup bu iyi savunmayı hücum başarısıyla taçlandırdı. Ghezzal-Rosier bağlantısı ile gelen Larsen golüne rağmen oyun disiplini ilk yarı boyunca Trabzonspor'dan yana oldu. Bu savunma disiplini Masuaku'yu hataya zorladı ve Trezequet net bir gol vuruşu ile tabelayı tekrar değiştirdi. Dele Alli'nin pek etliye sütlüye karışmaması ve Ghezzal'ın da sakatlanması ile Beşiktaş soyunma odasına çok sıkıntılı gitti. 2. yarıya baskılı başlayan taraf sıkıntılara rağmen Beşiktaş'tı ancak hücumda final paslarının başarısızlığı, kamikaze gibi çıkışların dönüşünde Trabzonspor'un yakaladığı boş alanlar dikkat çekti. 60 dakikada Josef hatasında Bardhi golü atsa maçın fişini çekebilirdi. Beşiktaş için kısır döngü Valerien İsmael'in inadından vazgeçip Cenk ve Gedson'u erken oyuna aşması ile son buldu. Weghorst'un direkten dönen kafasını gol yapan Cenk Tosun skoru dengeledi. Beşiktaş hamlelerin karşılığını 1 puan olarak aldı belki ama büyük resme bakınca kendi sahasında yine bir derbide 2 puan kaybetmiş oldu. Trabzonspor ise Monaco zaferinden sonra İstanbul deplasmanından aldığı puanla sahadan mutlu ayrılan taraftı.
ATTİLA GÖKÇE (MİLLİYET) - Valerien İsmael’i eleştirenler haksızlık yapıyor evet. Fesat bir kampanya ile Başkan’ı da üzüyorlar... Tamam da… Bu maça Dele Alli ile başlamak, sakatlanan Ghezzal’ın yerine Redmond’la devam etmek hataydı. Kanatta sadece NKoudou ile yalnız kalan Beşiktaşlılar ortadan kısır hücumlarda da topu çabuk kaybettiler. Muleka ile Cenk Tosun kenarda beklerken Beşiktaş zaman hovardalığı yapıyordu. Geçen hafta İsmael’in Cenk Tosun’a daha fazla süre vermesini önermiştim. Valerien 68’de Cenk’i ve Gedson’u oyuna sokarak ikinci yarıda yüksek tempoyla estirdiği rüzgarın karşılığını da nihayet aldı. Önce Weghorst’un direkten dönen vuruşu sonra da Cenk Tosun atletik bir beceriyle Uğurcan’ı avlaması. Ne demişler: Yenemiyorsan, yenilme! Bu maçtan sevinçle çıkan takım kuşkusuz Trabzonspor. Onca yorgunluk maratonundan güçlü bir rakibe yenilmeden dönmek elbette önemlidir. Beşiktaş açısından bakarsak… İsmael oyuna Dele Alli ile başlarken, Redmond’u sokarken hatalıydı. Cenk Tosun’u sağ kanatta Ghezzal’ın, solda NKoudou’nun yerine herhangi bir kanatta oynatabilirdi. Hele Muleka’yı oyuna almak için 84’ü beklemese belki de maçı kazanabilirdi. Neyse ki Cenk Tosun’u unutmadan sahaya sürüp 1 puanı kurtarabildi. Uzun lig maratonlarında ”Kazanan Takım” (Winner) olmak çok önemlidir. Başakşehir, Fenerbahçe maçlarından sonra dün de gördük ki Beşiktaş bu yıl böyle bir özellik sergileyemiyor. Çünkü İsmael bir (winner) değil!
UĞUR MELEKE (HÜRRİYET) - Beşiktaş’ın dünkü hücum stratejisiyse genelde tek tipti: Siyah beyazlılar solda yoğunlaşıp konsantrasyon oraya toplandığında en sağa 50 metrelik bir kros pas... Ya da sağda yoğunlaşıp en sola 50 metrelik bir kros pas... Defalarca denediler bunu. Adeta sahanın 68 metrelik enini son santimine kadar kullandılar. Bu uygulamanın sonucunda da kenar ortaları geldi çoğunlukla. Eğer böyle bir stratejiyle oynuyorsanız ceza alanı içinde iki santrfor olması çok daha mantıklıydı. Bu 68 metre genişlikteki oyun 4-4-2 istiyor zira. O yüzden Cenk oyuna girdikten sonra daha etkili oldu bu ortalar. Cenk’in golü, Beşiktaş’ın maçtaki 25’inci ortasının ürünüydü. Trabzonspor da aynen geçen sezonun ilk devresindeki maç gibi bir fırsat oyunu yansıttı sahaya. Aynen geçen sezon olduğu gibi 2-1’i buldular, ama ikinci devrede çok fazla geriye yaslandıkları için skoru koruyamadılar. Dün Uğurcan özellikle ikinci yarıda çok fazla uzun pas attı ve onun isabet yüzdesinin düşüklüğü Trabzon’un işini zorlaştırdı. Bence milli kaleci, hafta içinde ekstra pas çalışması yapmalı.
TURGAY DEMİR (FOTOMAÇ) - Beşiktaş bildiğimiz kimliğinden çok uzak. Dele Alli sahada yok, N'Kouduo karşısında ligin en statik sağ beki varken rüzgar gibi eseceğine aldığı her topta bekliyor. Kör dövüşü gibi oyuna benzer bir şey var ama ruh yok… Trabzonspor ona keza… Abdülkadir Ömür başta onlar da uyur gezer gibi. Duran top ve sahanın en iyilerinden Masuaku'nun asistiyle iki gol buldular ama yine oyun diye bir şey koymuyorlar ortaya. Soğutabildikleri kadar soğutmaya çalışıyorlar. Sahada bunlar olurken Fransız seyrediyor. İkinci yarının ortaları olmuş hâlâ, sakatlanan Ghezzal dışında değişiklik yok. Pes! Taraftar çekiyor isyan bayrağını; İsmail uyuma değişiklik yap Kartal'a… Ondan sonra anca uyanıyor Valerien İsmael ve Gedson'la Tosun Paşa'yı atıyor sahaya. Manzara değişiyor elbette, Beşiktaş büyük baskı kuruyor ve tribünler de devreye girince Cenk'le beraberlik golü geliyor. İsmael bu değişikliklerin yarısını 46. dakikada yapmış olsa Beşiktaş muhtemelen maçı kazanırdı. Taraftar işin farkında o nedenle son dakikalarda "İsmael istifa" diye haykırdılar. Başkan Ahmet Nur Çebi duydu mu bilmem ama duyması şart, çünkü İsmael, Beşiktaş'ın hocası olacak kaliblerede değil. Not: Ali Şansalan berbat bir maç yönetti, faullerdeki kararları inanılmaz çelişkiliydi. VAR olmasa gözünün önünde olan pozisyonda Yusuf Yazıcı'nın kırmızısını da es geçecekti.
ALİ ECE (FANATİK) - Beşiktaş ilk yarıda iki golü de haybeye yedi. Maxi Gomez bir ara La Liga’da Benzema’dan sonra en fazla kafa golü atan oyuncuydu. Form geçici, klas kalıcı: Trabzonspor kornerinde kafayla gol atabilecek bir numaralı olağan şüpheli Maxi Gomez’i bomboş bırakırsan golü göz göre göre yersin! İkinci yenilen gol zaten o ana kadar Beşiktaş formasıyla gayet iyi performans sergileyen Masuaku’nun bir anlık büyük hatası. İlk yarıda Beşiktaş’ın golü tamamen Beşiktaş’ın en güçlü kanadının başarısı: Rosier çok iyi sağ bek, Ghezzal çok özel bir oyuncu lakin ikisi arkalı önlü oynayınca Beşiktaş’ın sağ kanadı ikisinin bireysel yeteneklerinin toplamından daha da güçlü! Orada Ghezzal, Rosier’yi gördükten sonra nihayet bir oyuncu bir Beşiktaş akınında havadan ezbere şişirme yerine yerden sert keserek gol opsiyonlarını çoğalttı ve Larsen kendi kalesine attı. Beşiktaş 2-1 yenik duruma düştüğünde bile Ghezzal- Rosier kanadı umut veriyor, Beşiktaş’ın oyununa başka bir boyut katıyordu. Ta ki Ghezzal tekrar sakatlanıp çıkana kadar! Sonrasında Beşiktaş oyuncu değişiklikleriyle 4-4- 2’ye dönene kadar vasatlaştı. Dele Alli ilk yarıda kötü, ikinci yarıda iyiydi. Tek tek sabaha kadar oyuncuları değerlendirebiliriz lakin asıl mesele oyunculardan çok oyunda. Beşiktaş bu sezon ev sahibi olduğu ikinci derbide de tribünlerin beklediği performansı sergileyemedi. Trabzonspor’un Perşembe gecesi Monaco karşısında oynadığı maçın ertesinde beklenen fiziksel üstünlük farkını da sahaya yansıtamadı.
ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH) - Maç öncesi yaptığım analizde Beşiktaş'ın stoperde sıkıntılar yaşayacağını düşündüm. Saiss'in yerine oynayan Montero'nun maç eksiği vardı, ilk defa Taha ile oynayacaktı. İlk yarı kaleye üç orta geldi, diğer ikisine de rakip vurdu. Bu arada tabii ki istikbal var ama bazı genç oyunculara medyada erken övgüler yağdırmak fayda getirmiyor. Örnek: Tayyip Talha... Avcı, Siopis'i oyuna geç aldı. Daha evvel üçüncü hakkı olarak kullanmalıydı. Oynadığı hiçbir maçta iyi bir performans göstermeyen Yusuf Yazıcı bir de kırmızı kart gördü. Uğurcan'ın da ilk yarıda Salih Uçan'ın şutunu kurtarması takımı adına önemliydi. Trabzonspor'un ağır Monaco maçından sonra Beşiktaş'tan aldığı 1 puan başarıdır.
ALİ GÜLTİKEN (SABAH) - Dele Alli ile oynama düşüncesi kağıt üstünde bakınca güzel görünüyor. Fakat bugüne kadarki performanslarına baktığımızda büyük bir hayal kırıklığı... Bu kalitedeki bir oyuncuyu oynatarak kazanma düşüncesi kabul edilebilir bir şey. Ama her maçta bu kadar sabretmek faturayı Valerien İsmael'e çıkartır. Beşiktaş orta alanından beklediği verimi bugüne kadar alamadı. Bu da sonuçları çok net etkiliyor. Josef sahada var ama kafa olarak geçmiş performanslarının çok gerisinde. Dele Alli zaten varla yok arası. O zaman iş bir tek Salih'in omuzlarına kalıyor. Trabzonspor karşısında da Beşiktaş bu tekrarı yaşadı. Ghezzal'ın da oyundan çıkması ister istemez hücum verimlilğini de eksiltti. Trabzonspor bu maçta çok net bir şekilde tempoyu düşürme üzerine bir felsefe ile oynadı. Bunu da makul görüyorum. Bu durumda hamle yapması gereken taraf Beşiktaş kulübesi... Oyun özellikle ikinci yarıda Dele Alli'nin yerine ikinci bir santrforu çağırıyor. Yani sahadaki oyun bağıra bağıra bunu istiyor. Nitekim Cenk değişikliği ile oyun buna karşılık verdi. Yani Beşiktaş'ın elinde etkili bir ofansif kadro var. Sonradan oyuna giren Redmond ve Muleka da bu maçı kazandırabilecek derecede oyuna etki etmeye çalıştı. Özellikle başta Dele Alli olmak üzere bu değişiklikler daha önce yapılabilseydi Beşiktaş bu maçı alabilecek yeterliliğe sahipti. İçeride oynadığın Başakşehir, Fenerbahçe ve Trabzonspor gibi üç önemli rakibine karşı bu oyuncularla kazanamazsan tribünler de bu tepkiyi doğal olarak koyar.