Galatasaray Başkanı Burak Elmas, ekonomi gazetecileriyle bir araya geldiği sohbet toplantısında konuştu.
Habertürk'te yer alan habere göre, muhabirlerle sohbet gerçekleştiren Elmas, Galatasaray'da dünya futboluna örnek bir modeli hayata geçirdiklerini söyledi.
"Futbolda popüler olmak isteyen başkan varsa, bu dönem o dönem değil. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe diye ayırmadan söylüyorum; Toplu bir çözüm bulma iradesiyle bir araya gelmemiz lazım. Bu sektörel bir problem. Kazandığı kadar harcayabilen bir kulüp yok. Finansal fair play maalesef Türkiye’de uygulanamadı. Limitler belirleniyor ancak kulüpler bunu esnetme çabasına giriyor. Limitler tam anlamıyla uygulanmıyor."
"Biz borçlanalım, bizden sonra gelen yönetim ödesin mantığı, borçların ödenemez hale gelmesine sebep oldu. Ciddi anlamda mali sıkıntıda olan, batmış bir futbol sektöründen bahsediyoruz. Türk futbolunun geleceği için bunu düzeltmek mecburiyetindeyiz. Türk futbolunun içinde bulunduğu konjonktürün dışında hareket etmek kolay değil. Türk futbolu için konuşuyorum; sektörel bir sıkıyönetim ilan edilmeli… İşte bu yüzden Türk sporunda bazı şeyleri hızlı düzeltmek adına aktif bir şekilde masadayız. Geçmişten gelen hataların tekrarlanmaması adına, tepkilere rağmen doğrusu neyse onu yapmaya devam edeceğiz. Görev süremizin sonunda Galatasaray’ı bu yola taşımış oluruz. Altını çizerek söylüyorum; Bu bir ihtiyaç değil, mecburiyet!"
Şu anda, Türkiye’de mevcut gelirlerle kredi borcunun faizini ödeyebilecek futbol kulübü yok. Türk futbolunun işi gerçekten zor. Uluslararası tüm sektörler pandemiden etkilendi. Buna futbol da dahil. Spor kulüplerinin yaşadığı asıl sorun pandemi değil. Pandemi üstüne geldi. Zaten pandemi olmasaydı da spor kulüplerimizin finansal sorunları vardı. Bu sistemi geçmiş alışkanlıklarla sürdürmek mümkün değil. Örnek veriyorum birinin 3.5 milyar TL borcu var, benim 2.5 milyar TL. İkimizden de aynı kesiyor. Niye ikimizi aynı kategoriye koyuyorsun? En düşük borç bizde 2.5 milyar TL… Bunun karşılığı bizim projelerimiz de var. Biz 2.5 milyarın her sene 350 milyon TL’sinin faizini ödüyoruz. Her sene borcumuz otomatik olarak artıyor, bilanço da şişiyor… Kafamızda yeni bir strateji kurma mecburiyeti var. 23 yaşında Galatasaray’da yöneticilik yapmış biriyim. Dünyada adından söz ettiren, başarıları olan bir takımız. Denetlenebilir, şeffaf bir futbol yönetim sistemi hayali kuruyoruz. Galatasaray’da bunu başarmak zorundayız. Burada en önemli konu alt yapı…”
"Galatasaray’da, bir devrim gerçekleşiyor. Dünya futboluna örnek bir modeli hayata geçiriyoruz. Hedefimiz bu Türkiye’nin ilk borçsuz, üst üste kar eden, zarar etmeyen kulübü olmak. Galatasaray’da, ekonomik olarak dünyaya örnek olacak bir model yaratmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki seneden itibaren bunun sonuçlarını almak istiyoruz. Hızlı davranmaktan ve hızlı sonuç almaktan başka çaremiz yok. Alınması gereken zaruri kararlar sürekli ertelenmiş. Galatasaray’ın buradan hızlı çıkabilmesi için bazı şeyleri hızlı yapmamız lazım."
"Naklen yayın ihalesi 500 milyon dolardan ihale edildi. Sonrasında pandemi indirimi geldi. Yayıncı kuruluş aslında her sene indirim istiyordu. En son bu rakam 220 milyon dolar civarına düştü. Kulüplerde kendi geleceğini kendi belirleme, marka değerini birlikte yükseltmek adına bir irade var. Burada bütün kulüpler mutabık aslında. Aynı geminin içerisindeyiz. Güzel bir birliktelik var, konuşabiliyoruz. Önümüzdeki sene maçlar tekrar seyredilecek ama kulüpler burada Türk futbolunun geleceği için en doğruyu yapmaya, Türk futbolunun sadece seçenek olmadığı için tek bir yayıncının isteğine, geleceğini bırakmama konusunda arzulular."
"Federasyonumuz da kararlı, birlikte karar veriyoruz. 1-2 hafta içinde netleşir. Kulüplerin birlikte bir televizyon kanalı kurması, bu televizyon kanalında kendi maçlarımızı yayınlamak ve kendi ipimizi kendimiz kesmek doğrultusunda bir karar, alınacak en uç karardı. Buna da kulüpler hazır. Bugün aslında yurt dışında liglerin bir şirket sistemi var ve ihaleyi onlar yapıyor. Marka iletişimini onlar yapıyorlar. Aslında bunlar Türk futbolunda yapılması gereken Süper Lig A.Ş.’ye geçiş modeli. Değer artırıcı, markayı daha iyi yöneten modele geçiş için de bir fırsat olabilir. Bunun detaylarını tüm kulüp başkanlarıyla birlikte konuşuyoruz. Bence artık Türk futbolunda dibi gördük. Geleceği kurmak için doğru sistemler ve doğru modellerle çalışmak lazım. Bu noktalarda o cesareti göstermek lazım.”