Milli Takım ve Fenerbahçe’nin eski teknik direktörlerinden Ersun Yanal, Bodrum’daki evinde L1 Üçgen ekibinden Yusuf Kenan Çalık ve Ufuk Kaan Karacan’ı ağırladı. Yanal, hem kariyeri hem de gündem ile ilgili sorulara cevap verdi.
Türkiye’de takımlarını şampiyon yapan birçok ismin şu an çalışmıyor olmasını değerlendiren Yanal "Zor bir soru sordunuz. Bu karşılıklı tercihlerle olan bir şey. Benim de tercihim olabilir, Fatih Hocanın da tercihi olabilir. Ancak sertifikasız, diplomasız Türkiye’de çalışıp bir şeyler üretmek bence etik dışı. Ben işin sadece bu kısmına bakıyorum, etik dışı olmasından dolayı kafamda bir soru işareti oluşuyor. Yoksa tabii ki gençler yetişecek, onlar da iş sahibi olacak, futbolu yönetecekler. Doğanın kanunu bu, olması gereken de bu. Genç, yaşlı diye ayırmamak gerekiyor, kim ne kadar donanımlı ve bunu ne kadar aktarabiliyor diye bakmak lazım. Bunu başarılı bir şekilde yapacaklara fırsat vermek lazım. Ancak her şeyin başında ehliyeti olması gerekiyor. Ehliyetsiz bir kişiye araç sürdürüyorsanız suç işliyorsunuz ya da etik davranmıyorsunuzdur" dedi.
Eskişehirspor döneminden bir anısını anlatan Ersun Yanal "Eskişehir’de çalışıyorum, çok kötü oynuyoruz. Seyirci haklı olarak tepki gösteriyor. Ancak biraz abartmaya başladılar ve bana bağırmaya başladılar çünkü Erkan Zengin’i oynatmıyorum. Aslında onu oynatmamamın bazı nedenleri var. Almamamın nedeni seyirci ile inatlaşmak değil, Erkan’ın ondan istediklerimi yerine getirmediği sürece oynamayacağını anlamasını istiyorum. O da ya yapamıyor ya da benimle inatlaşmayı tercih ediyor. Aslında çok da severim Erkan’ı. O dönem kadromuzda Atdhe Nihiu diye uzun boylu bir oyuncumuz var. Erkan gibi becerikli bir oyuncu değil. Onu aldım oyuna ve seyirci iyice tepki göstermeye başladı. 90. Dakika Nihiu köşe gönderinin orada baskı yaptı, kayarak topu aldı, ortaladı ve Alper golü attı. 1-0 öne geçtik. Maçı da 1-0 kazandık. Bütün seyirci maç sonunda hoca buraya yumruk havaya diye tezahürat yapıyor. Galip geldik elbette eğlenelim ancak sen oyundan kaynaklanan memnuniyetsizliğini devam ettir. O gün galip geldik, sevindin üç puanı aldık. Biz öyle bir hale evrildik ki 20 - 25 senede, sporseverlik, futbolseverlikten skorseverliğe evrildik. Skor her şey değil. Keşke bir maçı 1-0, 90 dakika eziyet çekerek kazanacağına 5-5 olsaydı. Mesela, benim Antalyaspor dönemimi soracaksın, hocam 6 kişiyle savunma yapıyordun diye, oradaki çaresizlik. Transfer yasağı var, takımın özellikleri ve sistemi oynatmak istediğim oyuna uygun değil. Önde baskılı oynayamazsınız. Artık biz orada yaşam mücadelesi verdik. O yaşam mücadelesi bize Türkiye Kupasında finali getirdi. Memnun muyum, oyunun zevki var mı? Üzgünüm maalesef yoktu. Ben sadece kurtuluş için mücadele ettim. Bu kurtuluş reçetesiydi. Tabii taraftarın oyun farkındalığı önemli, ben bunu çok istiyorum. Ben o yüzden Fenerbahçe’yi çok severim. Fenerbahçe taraftarının oyun farkındalığı iyidir. Oyunu bilir ve bazen Fenerbahçe kazanmasan da seni alkışlayabilir. O farkındalığı vardır. Fenerbahçe gibi oynamak diye bir kavram vardır. Bu Fenerbahçe taraftarının genel kültürüdür" dedi.
Yanal sözlerine "Futbol bir gol oyunu. Neden bir takım 5-6-7 gol atmak için uğraşmaz anlamıyorum. Yurt dışında elit takımlar imkanı bulursa elinden geldiği kadar gol atar. Bizde bir takım 1-0 öne geçip skoru 2-0 yaparsa sadece skoru tutmak için oynar. Arkadaşlar tabii ki galip gelelim ama oyunu ıskalamayalım. Futbolun güzel taraflarını ertelemeyelim. Futbolun her güzel tarafı bizi geliştirecektir. Tamam biz profesyoneliz ve kazanmak için oynuyoruz. Bunu karşılığında da kazanımlarımız var. Ancak en büyük kazanım müşteri memnuniyetidir. En büyük kazanım futbolun zevkini kaçırmamaktır. Tempodur, ben bizim ülkemizdeki kadar yatan bir lig görmedim. En ufak temasta yerde üç takla atan oyuncular var. Artık VAR gibi teknolojiler söz konusu, her şeyi net görebiliyoruz. Utanmıyor musun bunu yapıp sonra oyuna devam ettiğinde ya da teknik adam kenarda yat yat deyince utanmıyor mu? Oyunu ne zaman oynayacağız, 20’şer dakika bize yetiyor mu?" diye devam etti.
Çalışma metotları hakkında konuşan Yanal "Eskiden çift kale diye kavram vardı. Perşembe günleri çift kale maç yapılırdı. Bence futbolda önemli olan dar alandan geniş alana, geniş alandan dar alana geçişleri düzgün ve hızlı yapabilmek. Tam saha değil, bölüm bölüm çalışmayı tercih ediyorum. Ancak bu bölüm bölüm çalışmayı nihayetinde bir araya getirip bir bütün de yapmak lazım. O nedenle ben hiçbir zaman 11’e 11 çalışmam demem. Ancak bölgesel olarak detayları çok iyi çalışmanız gerek. Bir antrenörün başarılı olup olamayacağını belirleyen faktör oyuncularla olan ilişkisidir. Bir antrenör oyuncularıyla ne kadar yüksek çalışma verimi yakalarsa o kadar başarılı olur. Tartışılması gereken bu verimliliği bozacak ilişkileri, faktörlerdir. Bazen bu verimliliği oyuncunun tutumu bozar. Bunu yönetimlerin görmesi gerekiyor. Her şeyi belirleyen yönetimin iradesidir. Yönetimin kalitesi benim takımın başındaki yerimi belirler" dedi.
Programın doğru, yanlış bölümünde ise Ersun Yanal şu cevapları verdi:
Fenerbahçe’den gönderilmemde bana haksızlık yapıldı.
"Gönderilmedim"
Fenerbahçe’de ikinci dönemimde bana yetersiz bir kadro verildi
"Doğru"
Milli takımın teknik direktörü yerli olmalı
"Doğru"
Yeni nesil teknik adamlar daha başarılı
"Yanlış"
Fenerbahçe’den yine teklif gelse kabul ederim
"Doğru"
Türkiye’de başarı hiçbir zaman cezasız kalmaz
"Doğru"
En büyük başarım Türk futboluna kazandırdığım teknik direktörler
Yanlış bence şampiyonluk
Fenerbahçe’den ilk dönemimde ayrılmasaydım, üst üste şampiyonluklar gelebilirdi
"Doğru"