Fransa 2. Ligi'nin mütevazı takımı Clermont Foot tarihinde ilk kez Fransa 1. Ligi'ne yükselme hakkını elde etti. Clermont Foot, geçen hafta sonu sona eren 2. Lig'de ikinci sırayı alarak Troyes'nın ardından Fransa Birinci Ligi'ne çıktı.
Kırzımı Siyahlılar, gelecek sezon PSG, Lyon, Marsilya ve Lille gibi devlerle boy ölçüşecek. Clermont Foot'un sahibi ve başkanı Türk asıllı İsviçreli işadamı Ahmet Schaefer de bu başarıdan dolayı hem heyecanlı hem gururlu. Clermont Foot'u ve Avusturya ile Danimarka'daki kulüplerini bir startup gibi yöneten Ahmet Schaefer Türkiye'den yetenekli genç oyuncuları transfer etmeye de sıcak bakıyor.
Schaefer, başarılarıyla ilgili futbolarena'ya konuştu. Lige çıkmayı beklemediğini kaydeden Schaefer, "Kulübü 4 Mart 2019'da satın aldığımızda ilan etmiş olduğum hedef şuydu: Önümüzdeki 4 ila 5 sezon içerisinde üç aşağı beş yukarı hep playoff'larda oynayabilelim ki 1. lige yükselme ihtimalimiz artsın. Geçen sezon maalesef 10 hafta kala sezonun bitişine, Fransa hükümeti sezonu durdurdu. Biz orada beşinciydik. Kalan maçlarımız daha çok ligin alt kısmındaki takımlara karşıydı. Son 10 haftada ilk 4 takım ise kendi aralarında oynayacaktı. Tabii kizayıf takımlara karşı da maç kaybedebilirsiniz. Ama dinamiğimiz o kadar pozitifti ki o süreçte, bana kalırsa orada bayağı bir puan toplardık. Belki ilk 4 takımda puan kaybederdi, berabere kalırlardı. Yani orada bile 1. Lige yükselme, en azından playoff oynama ihtimalimiz olacaktı. Maalesef öyle olmadı" dedi.
Takımın 2. ligde tüm giderleri için 10 milyon Euro'luk bir bütçesi olduğunun hatırlatılması üzerine Ahmet Schaefer, "Kulübü satın aldığınızda 4 Mart 2019'da kulübün bütçesi 6,8 milyon Euro'ydu. Ondan sonra biz o bütçeyi yavaş yavaş 8.5 milyona ve bu sezon 11 milyon Euro'ya çıkardık. Sırrımız nedir? Birincisi antrenör. Kulübü satın alınca bilançolarını, bütün ticari mukavelelerini, her şeyini analiz ediyorsunuz. Aynı zamanda sportif kısma bakıyorsunuz. Sportif kısım, bir yandan oyuncular: Oyuncuların kontratları ne kadar sürüyor? Ödenen maaşlar yüksek mi, alçak mı? Ayriyeten de tabii antrenör. Şimdi bizim antrenör Pascal Gastien üç kere arka arkaya Ligue 2'nün en iyi antrenörü seçildi. Seçen de diğer antrenörler. Dolayısıyla bayağı mühim bir ödül. Kulübü satın aldığımızda tabii ki onun kontratını uzatmak istemiştik. Çünkü o bizim için çok mühim bir noktadaydı bu bütün bu projede. Neden? Kendisi alt yapı akademinin direktörü olarak gelmişti Clermont'a. Dolayısıyla genç oyuncularla, yetenekli oyuncularla beraber çalışmayı bilen biriydi. Bizim biraz böyle bu oyun stilimiz. Hep diyorlar ki bize “2. Lig'de engüzeli oynayan, biraz Ajax ve Barcelona gibi oynayan takım Clermont”. O oyun stilini inşa eden mimar Pascal. Dolayısıyla onunla mukavele uzatmaya çalıştık. O da önce 6 ay bekledi. Hani gerçekten söylediğimiz sözleri yerine getiriyor muyuz? Nasıl istikrarlı mıyız?Sonra onu sadece sözlerle değil ama eylemlerimizleikna ettik. Neticede o gerçekten bu projenin çok mühim bir kısmı. Sırrımız başka ne olabilir? Tabii ki bizim para yatırdığımız yer scouting. Biliyorsunuz Avusturya'da ve Danimarka'da iki kulübümüz daha var. Dolayısıyla bütün scouting kararları holding seviyesinde veriliyor. Şu an üç kulübe10 scout bakıyor. Orada gerçekten hedef nedir? Şimdi tabii fark biraz açıldı Clermont Ligue 1'e çıktı diye. Ama onu merkeze alarak bakarsanız projemize öbür kulüplere daha genç, özellikle Fransa'dan, alt liglerden gelen oyuncuları erken kademede yakalayıp onları Avusturya ve Danimarka'ya transfer ediyoruz.Daha doğrusu kiralayıp orada hani tecrübe edinsinler, oynayabilsinler istiyoruz. Aynı Futbol stilinde, aynı formasyonla, aynı felsefeyle oynasınlar ki 2-3 sene sonra belirli bir olgunluk seviyesine ulaştıktan sonra Clermont'a gelip uyum sağlayabilsinler" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'DEN NE ZAMAN BİR OYUNCU GÖRSEK BEDELLER HEMEN 8-10 MİLYON EURO'YA ÇIKIYOR"
Kökenleriyle ilgili olarak ise Clermont Foot'un sahibi ve başkanı Ahmet Schaefer şöyle konuştu, "Annem Türk, babam İsviçreli. Kendimi Türk olarak hissediyorum. Bazı kararları Türk gibi veriyorum ama beynim de bazen İsviçreli gibi işliyor. Her iki taraftan bazı şeyleri almaya çalışıyorum. Pozitif tarafları. Çok isterim ben şahsen. Türkiye'deki kulüplerle de temasa geçtik geçmişte. Ne zaman bir oyuncu görsek, ne kadar genç olsa ya da oynamasa da transfer bedelleri hemen 8 milyon, 10 milyon Euro'ya çıkıyor. Herkes maalesef, şaşırmış vaziyette.
Bizim avantajlarımız ne? Oyuncuyu verin bize. Zaten ödüyorsunuz oyuncunun maaşını. Çok da para ödüyorsunuz oyuncuya. Oynatmıyorsunuz. Gelsin oynasın bizde! Onu, Ligue 2'deyken söylüyorduk. Şimdi Ligue 1'e çıktık. Belki orada daha çok ikna edici olabileceğiz şimdi. Gelsin oynasın bizde. Biz garanti edelim. Yani 20 maç oynasın. Belki 38 maç oynayabilirse daha da iyi. Kupada da oynayabilirse o zaman da seviniriz.
Bir bonus sistemi uygulayalım: Eğer oyuncuyu daha sonra satın almak istersek ve de 1. ligde kalırsak bir opsiyon dahil edelim mukaveleye ve bir prim ödeyelim. Yani bunlar mantıklı şeyler. Ama ne zaman bir yaklaşım yapsak büyük bir kulübe Türkiye'de, transfer bedelleri hemen “Yok, biz bunu satmayız. Bu gelecekte şöyle böyle olacak.” Oynatmıyorsunuz oyuncuyu! Yani harcıyorsunuz, kadro dışı bırakıyorsunuz. Mantıklı değil. Ben kendim çok isterim. Belki büyük kulüpleri biraz kenara itip de daha çok ikinci lig kulüplerine veyahut da alt tablo 1. lig kulüpleriyle böyle işbirlikleri kurulabilir.
Örneğin Altınordu'nun çok büyük tesisleri var. Hep genç oyuncular yetiştiriyorlar. Orada başkanla bir temasta bulunduk. Sonra tabii ki de biz çok yoğun olduğumuz için onlar da yoğun oldukları için onu geliştiremedik. Ama belki şimdi bu dönemde birinci lige çıktığımız için bizim de Türkiye'de yankımız biraz daha büyük olur. Ama ben şahsen bunu istiyorum.
Kalbimden Türk olduğum için ama aynı zamanda da işadamı olduğum için. Çünkü çok inanıyorum Türkiye futbol piyasasına. Çok yetenekli oyuncular var. Bizim de sadece Ligue 1 değil, dediğim gibi Lustenau ile, Vendsyssel ile hem Avusturya'da hem Danimarka'da ikinci ligde oynayan iki başka takımımız daha var. Yani daha genç, henüz olgunlaşmamış oyuncular, tam gelişmemiş oyuncular orada en azından profesyonel bir ligde oynayabilir. Orada kendilerini ispat ederlerse gelip Clermont'a uyum sağlayabilirler. Çünkü biz de bilmiyoruz, belki Ligue 1'de bir sezon kalacağız. İnşallah daha uzun kalırız. Belki önümüzdeki sezon yine ikinci ligde oynarız. Ön görmemiz lazım bütün bu gidişatı. Cevap evet ama maalesef dediğim gibi yaklaşım biraz zor oluyor Türkiye'deki arkadaşlarımızla nedense."