Avrupa kıtasında izole, Avrupa anakarasına yaklaşık 1500 kilometre mesafede, Atlantik Okyanusu'nun kuzeyinde bir ada İzlanda... Nüfusu sadece 330 bin... EURO-2016'da bu nüfusa en yakın ülke Arnavutluk'un nüfusu bile 3 milyonun üzerinde, yani İzlanda'nın 9 katı... Bu küçük ada ülkesi, FIFA sıralamasında 2012'de 131'inci basamağa kadar gerilemişti. 2015'te 23'e kadar çıktı. EURO-2016'da da grubundan yenilgisiz 1/16 turuna yükseldi.
İzlanda Futbol Federasyonu Eğitim Direktörü Arnar Bill Gunnarsson, futbolda başarılarının ve gelişimlerini dört faktöre bağlıyor: Süreklilik, uyum, kaliteli eğitim ve güçlü milli mentalite. UEFA A Lisansı Sahibi Gunnarsson, “Futbol İzlanda'da en popüler spor. Sadece kulüp takımlarında 20 bin futbolcumuz var. Futbolu zevk için oynayanlar hariç” derken iklim dezavantajıyla nasıl başettiklerini de anlattı:
“Dünya üzerindeki en uzun sezon öncesi dönem bizde. Sezonumuz Mayıs'ta başlayıp Eylül'de biter. Çünkü burda hava çok soğuk olur. Son 10 yıldaki tesis yatırımlarıyla şu anda 7 tane gerçek boyutlu kapalı futbol sahası, 25 kadar suni çim sahası ve yaklaşık 150 tane mini futbol sahası var. Böylece bütün yıl futbol oynanabiliyor. Bu sayede futbolcularımız diğer ülkelere göre yıl boyunca daha yüksek kaliteli bir idman sezonu geçirebilir, futbol alanlarının çeşitliliği farklı yönlerdeki yeteneklerini geliştirmelerine olanak sağlar.”
Ülkenin küçük olması sayesinde futbolcu keşfetmenin kendileri için kolay olduğunu belirten Gunnarsson, “Ne tip bir oyuncu aryorsunuz?” sorusuna “Aradığımız belirli bir oyuncu tipi olduğundan emin değilim. İzlandalı futbolcular güçlü mentaliteleri ile bilinir. Kolay adapte oluruz ve mücadeleci ruha sahibiz. Bu kadar az nüfusa rağmen başarılı olmamızın sebeplerinden birisi de budur” yanıtını verdi.
İzlanda'da teknik direktör/antrenör eğitimine de büyük önem veriliyor. “İyi eğitim almış koçlar güçlü mentaliteye sahip genç oyuncular yetiştirir” anlayışı hakim. Adada her teknik adamın UEFA'dan A veya B lisansı var. Çocuklar 3 yaşından itibaren kalifiye koçlarla çalışmaya başlıyor. Bu konuda “2002-2003'ten beri zorunlu tutulan UEFA A veya B lisansı uygulaması sayesinde bütün teknik adamlar yıllardır tamamen aynı eğitimden geçerek seçiliyorlar. Oyuncu yetiştirme, futbol federasyonu ve kulüpler arasında dengelenmiştir” yorumunu yapan Gunnarsson, oyun anlayışlarını da şöyle özetliyor:
“Her zaman 4-4-2 taktiğiyle, hep çift forvetle ve hızlı futbol oynuyoruz. Bizim için en önemli unsur sahada ve saha dışında çok çalışmaktır. Bir oyuncumuzun başka bir ligde gol kralı olması hiç önemli değil. Eğer çalışmıyorsa bu takımda oynamaz.”