Fenerbahçe'nin yeni transferlerinden Norveçli golcü oyuncu Joshua King, Fenerbahçe Televizyonu'na açıklamalarda bulundu.
Fenerbahçe formasıyla geride kalan haftaları değerlendiren Joshua King, "Her şey iyi gidiyor. Belki ligde birkaç puan daha fazla alabilirdik ama yolumuza devam ediyoruz. Bence iyinin üzerinde bir performans sergiledik ama en iyimizde değiliz. Biliyoruz ki, bu takım daha fazlasını verebilecek. Bu sezon takıma çok fazla yeni futbolcu katıldı. Teknik direktörümüz istediği takımı oluşturdu. Hem kulüp hem de takımımız için iyi bir sezon olacak. Her gün her hafta daha iyiye gittiğimizi hissediyorum. Aramıza Michy Batshuayi de katıldı. Takımla çok fazla çalışma fırsatı bulamasa da bizim için önemli bir takviye. Avrupa Ligi'nde oynadığımız maçta (Dinamo Kiev) takıma çok büyük katkıda bulundu. İşler iyi gidiyor ama biliyoruz ki daha fazla potansiyele sahibiz" diye konuştu.
Joshua King, oyuncular arasındaki forma rekabetinin sağlıklı bir şey olduğunu ifade ederek, "Fenerbahçe gibi büyük bir takımda oynuyorsanız ve Avrupa Ligi'nde de mücadele ediyorsanız, bu tarz kadro derinliğinizin olması gerekiyor. Oyuncular arası rekabetin olması önemli. Çünkü pozisyonunuzda iki oyuncu olursa bu oyuncuyu biraz rahatlatabilir. Oyuncu çok çalışmayabilir, çünkü maçlarda oynayacaktır ama elinizde çok derin bir kadro olduğu zaman her oyuncu elinden gelenin her zaman en iyisini yapmak zorunda. Yoksa teknik direktör, diğer opsiyonları kullanır. Zaten ben hiçbir zaman şöyle bir şeye şahit olmadım: 'Bir oyuncu gol attığında diğer oyuncu üzülsün.' Mesela Arda gol attığında bütün takım bütün kulüp çok mutlu oluyor. Ben, Michy Batshuayi, Pedro gol attığında da aynı durum geçerli. Hepimiz takımın iyiliğini istiyoruz. Oyuncular arasında bencillik diye bir şey olamaz. Çünkü hepimiz aynı hedef için savaşıyoruz bu da şampiyonluk. Takımınızda çok iyi isimler olabilir ama birlikte çalışmadığınız zaman başarıya ulaşamıyorsunuz. Birlikte çalışmanız gerekiyor, hocanızın sizden neler istediğini iyi anlamanız gerekiyor ki maçları kazanabilesiniz, şampiyon olabilesiniz. Elinizde bunlara sahip olmadığınız zaman ne kadar iyi futbolculara sahip olduğunuzun önemi yok. Bu iki konuda da şanslı olduğumuzu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Takım içindeki birlikteliğe dikkat çeken King, "Bence bu birazcık teknik direktörümüzle de alakalı. Ben takıma diğerlerine kıyasla birazcık geç katıldım ama ben buraya şampiyon olma hedefiyle gelmiştim. Geldiğim ilk haftalardan itibaren gördüm ki takımdaki enerji de bu yönde. Bencillik yok, herkes aynı hedefe odaklanmış ki bunun da kupalar kazanmak için gerekli olduğunu düşünüyorum. Takımınızda çok iyi isimler olabilir ama birlikte çalışmadığınız zaman başarıya ulaşamıyorsunuz. Birlikte çalışmanız gerekiyor, hocanızın sizden neler istediğini iyi anlamanız gerekiyor ki maçları kazanabilesiniz, şampiyon olabilesiniz. Elinizde bunlara sahip olmadığınız zaman ne kadar iyi futbolculara sahip olduğunuzun önemi yok. Bu iki konuda da şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Hem bu mantaliteye sahibiz, hem de elimizde kaliteli oyuncular var. Bütün takımın hedefi aynı. Sene sonunda taraftarlarımızın hak ettiği madalyayı takabilmek" dedi.
Gösterdiği mücadele ile ilgili "Bu benim DNA'mda var" diyen King, teknik direktör Jesus ilgili şu ifadeleri kullandı: "Hangi takımda oynarsam, oynayayım benim DNA'm bu çünkü ben bu şekilde yetiştirildim. Her zaman yüzde yüzümü vermek isterim. Tabii ki iyi oynayamadığınız maçlar olabilir. Mesela Dinamo Kiev maçından çıkarken çok da iyi oynamadığımı hissettim ama hiçbir şey sizi koşmaktan alıkoyamaz. Kimse sizin koşmanızı engelleyemez. Tekniksel ve fiziksel olarak takımdaki herkesin yeterli derecede fit olduğunu düşünüyorum ama tabii ki her zaman gününüzde olamazsınız. Topa istediğiniz gibi vuramayabilirsiniz, gol kaçırabilirsiniz. Ronaldo, Messi de bu tarz şeyler yaşayabiliyor ama en azından koşmak sizin kontrolünüzde. Buraya ilk geldiğim andan itibaren hocamız ve takımımızla ilk yaptığımız toplantıda şunu gördüm...Çok detaycı bir hocamız var. Her şeye dikkat ediyor. Bazen siz onun görmediğini düşünseniz bile o her şeyi fark ediyor. Kendisi bir Futbol fanatiği. Her detayda gözü var. Ne istediği konusunda çok net. Takımımızda çok fazla yeni oyuncu var ve dolayısıyla her şeyin oturması için biraz zaman gerekecek. Her hafta daha iyiye gidiyoruz. Transfer dönemi de kapandı. En azından ocak ayına kadar bu kadro hep birlikte olacak. Çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Acele etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Maç maç bakmamız gerekiyor. İyi bir şekilde devam etmek istiyoruz. Avrupa Ligi'nde güzel bir sonuç aldık. 3 gün sonra Fransa'da başka bir maça çıkacağız. O maçı da kazanmaya çalışacağız."
Fiziksel durumu ve oynamayı en çok sevdiği pozisyonla ilgili soruya da yanıt veren başarı oyuncu, "Sezon öncesi hazırlık dönemi geçirmedim. Dolayısıyla biraz zamana ihtiyacım vardı. İyi giderken, fiziksel durumumu yukarı çekerken iki hafta süren bir sakatlık yaşadım. Bu da benim gelişimimi durdurdu. Şu anda kendimi iyi hissediyorum. Çalışmalarımı da iyi şekilde sürdürüyorum. Yüzde yüzüme ulaşacağımı biliyorum. Santrafor, 9 numara pozisyonunda kendimi en iyi hissediyorum ama çalıştığım hocalar zaman zaman beni hızım ve topla koşma stilim sebebiyle sol tarafta veya 10 numara pozisyonunda oynatabiliyorlar ama benim en sevdiğim pozisyon santrafor. Hocalarımın da beni niye farklı pozisyonlarda değerlendirdiği anlayabiliyorum. 4-3-3 formasyonunda sol tarafta oynamaktan keyif alıyorum. Forvet arkası, 10 numara pozisyonu benim için yeni bir pozisyon ama bunun da sebebini anlayabiliyorum. Benim işim her zaman oynadığımda mükemmeli sunabilmek" dedi.
Sarı-lacivertli taraftarların sosyal medyada kendisine yönelik gösterdiği ilgiyle King, "Ben çok fazla sosyal medyada aktif olmamaya çalışıyorum çünkü sosyal medyada pozitif şeyler de var negatif şeyler de var. Çok fazla sosyal medyaya odaklanmamaya çalışıyorum ama taraftarlarımızın göstermiş olduğu sevgi ve iyi yorumlar için onlara minnettarım. Hiçbir zaman bencil bir oyuncu olmadım. Çalıştığım bazı teknik direktörler 'biraz daha bencil olmalısın' demişlerdi, forvet oyuncusu olarak özellikle de ceza sahası içinde ama ben takımıma yardım etmeyi seviyorum. İleride bekleyip bir kontra atak fırsatı yakalamaktansa geriye koşup takımıma savunmada yardım etmeyi seviyorum. Herkes bu mantalitede olursa takım daha iyiye gider diye düşünüyorum. Takımımın maçları kazanması için yardım etmek istiyorum. Ben 3 veya 1 gol atmışım, kazandığımız müddetçe bunun bir önemi yok. Tabii ki attığım goller de bu işin bir bonusu ve gol atmayı çok seviyorum. Özellikle taraftarlarımız için ne anlama geldiğini görmek beni çok mutlu ediyor. Mesela evimizde oynadığımız maçta ceza sahası dışından attığım golden sonra 55 bin kişi adımı bağırdığında tabii ki tüylerim diken diken oluyor. Onlara bunun bir karşılığını vermek istiyorsunuz. Onlar bize karşı her zaman pozitif oluyorlar, biz de sahada her şeyi verip, elimizden gelenin en iyisini yapıp onları mutlu etmek istiyoruz. Onlar evlerine gittiklerinde iyi bir uyku çekebilsinler istiyoruz. Biz, bir aileyiz. Bazen kötü bazen harika oynadığımız maçlar olacak ama bizim yapmamız gereken şey, her zaman birlikte olmak, birlik olarak kalmak. Umarım sene sonunda hep birlikte, bir olarak şampiyonluğu kutlayabiliriz." ifadelerini kullandı.
Norveç'teki Türk arkadaşıyla görüşüp görüşmediğine dairse, "O benim en yakın arkadaşım. Görüşüyoruz" diyen King, şu ifadeleri kullandı: "Kötü oynadığımda da iyi oynadığımda da yorumları duyuyorum. Kendisi benim 9 yaşımdan beri en yakın arkadaşım. Kötü oynadığım zaman bunu söylüyor ama iyi oynadığım zaman da tebrik ediyor. Ailesi çılgın derecesine Fenerbahçeli. Benim burada oynuyor olmam onun için gerçekdışı bir durum, çünkü yıllardır bana 'kariyerini bitirmeden önce Fenerbahçe'ye git' diyordu. Dolayısıyla benim burada oynuyor olmam onun için çok ekstra bir durum, çok hoş bir durum. Ben hayatım boyunca hiçbir takım taraftarı olmadım ama buraya geldiğim andan itibaren bu taraftara ve bu kulübe karşı bir bağ hissediyorum. Çünkü burası çok büyük bir kulüp ve buradaki taraftarların bu takımı neden çılgınca sevdiklerini anlayabiliyorum. Norveç'teki Türk arkadaşım çılgın derecesine Fenerbahçeli. Benim burada oynuyor olmam onun için gerçekdışı bir durum, çünkü yıllardır bana 'kariyerini bitirmeden önce Fenerbahçe'ye git' diyordu."
Maçlardan sonra arkadaşıyla karşılaşmalara dair yaptıkları konuşmalara değinen Joshua King, "Bana iyi oynamam yönünde baskı yapıyor, bunu söylüyor. Her maçtan sonra bana mesaj atıyor çünkü kendisi Fenerbahçeli olduğu için her maçı izliyor. Maçlar bittikten sonra gelen ilk mesaj kendisinden, Muhammet Duran'dan oluyor. Maç hakkında konuşuyoruz ama ben bazen futbol konuşmak istemiyorum. Özellikle ben veya takım kötü bir performans sergilemişse hemen uyumak istiyorum. Ama kendisinden bağımsız olarak ben zaten taraftarlarımız, hocamız, başkanımız için her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Çünkü onlar bana güvenip bu formayı temsil etmeye layık gördükleri için ben her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum" dedi.
Taraftarın kendisini sahiplenmesiyle ilgiliyse şu değerlendirmede bulundu: "İfade etmiş olduğum gibi sosyal medyadaki yorumları çok fazla okumamaya çalışıyorum. Çünkü hiçbir zaman ne tarz yorumlar gelebileceğini bilemiyorsunuz. Bazen başka takım taraftarları da sizin moralinizi bozmak, kendinizi kötü hissettirmek için bir şeyler yazabiliyor. Zaten yorumların hepsi Türkçe ve henüz Türkçe bilmiyorum. Ama taraftarlarımızın bana göstermiş olduğu sevgi benim için çok önemli. İlk attığım golden sonra da gol sevincimi bu yüzden o şekilde yaptım. Aslında planlı bir şey değildi, geleli henüz birkaç hafta olmuştu ve bir deplasman maçında ilk golümü attım ve asker selamı verdim. Bunu da taraftarlar için yaptım. O olay o an gelişti, ben zaten spontane yaşayan bir insanım ve hiçbir zaman şov için bir şey yapmam. Attığım ilk golden sonra da hem taraftarlarımız hem de kulübümüz için asker selamı verdim, çünkü şunu göstermek istedim; ben bu kulübün, bu taraftarın bir askeriyim. Taraftarlarımızı mutlu edebilmek için, onların yüzüne gülücük kondurabilmek için her şeyimi vermek istiyorum."
Bournemouth'ta forma giydiği dönemde oğlunun Fenerbahçe formasıyla birlikte çekilmiş olduğu fotoğrafın hatırlatılması üzerine King, "Arkadaşım Muhammed o formayı oğlum için aldı ve bana dedi ki, 'Bu fotoğrafı sosyal medyaya koy, ondan sonra neler olacağını göreceksin.' Yanılmıyorsam 2-3 yıl önceydi. Ben de 'Alt tarafı formayı bir fotoğraf, nasıl bir etkisi olabilir ki' dedim ama ben buraya geldikten sonra bana 'Gördün mü?' dedi. O yeğeni için almış olduğu bir hediyeydi ve 'Bu fotoğrafı koymalısın, bir gün inşallah Fenerbahçe'de oynarsın' demişti" diye konuştu.
Oğluyla olan ilişkisi ve maçlarımızdaki atmosfere duyduğu hayranlık hakkında konuşan Norveçli futbolcu, "O tam bir babasının taraftarı, babasının hayranı. Henüz kendisi 6 yaşında, ben ona en sevdiği takımı sormuştum fakat henüz bilmiyor. Her takımın formasına sahip, Premier Lig takımlarının formalarına da sahip. Ama kendisinin, babasının Messi'nin ve Mbappe'nin hayranı olduğunu söyleyebilirim. Maçlara gelmekten çok büyük keyif alıyor, çok eğleniyor. Altay, İsmail'in yeğenleri ve diğer futbolcuların çocuklarıyla oynuyor ve gerçek anlamda bundan çok keyif alıyor. Bizler çok yoğun tempoda çalışıyoruz, çok fazla seyahatlerimiz oluyor. Dolayısıyla ailemizden uzakta olduğumuz çok fazla vakit var. Böyle anların bizim için çok kıymeti oluyor. Ben çocukken bunu yapabilecek bir imkanım yoktu, sahaya çıkma imkanım yoktu ama oğlum için çok güzel bir tecrübe oluyor. İlk maça geldikten sonra bana şöyle dedi; 'Baba burası çok gürültülü, İngiltere'deki gibi sessiz değil.' Ama onun da bu fırsatı elde etmesi çok güzel diye düşünüyorum. Çünkü ben çocukken beni sahaya çıkaracak biri olmamıştı, oğlum için keyifli olduğunu düşünüyorum" dedi.
Golcü futbolcu sözlerini şu şekilde noktaladı: "Bizi desteklemeye, bize sevgi göstermeye devam edin. Biz de sizleri mutlu edebilmek için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Tabii ki üzüldüğümüz günler olacak ama bunları minimumda tutmaya çalışacağız. Hep birlikte olalım, birlikte kalalım. İnşallah sezon sonunda hep birlikte şampiyon olacağız ve bunu hep birlikte kutlayacağız. Onlar bizim sahadaki 12. adamımız. Bizi desteklemeye devam etsinler. Deplasmanlarda da oynadığımız maçlarda onları 12. oyuncu olarak hissediyoruz. Nereye gidersek gidelim rakip takım taraftarlarından daha yüksek sesle bizi destekliyorlar ki bu Avusturya'da bile böyleydi, Austria Wien'e karşı oynadığımız maçta ki başka bir ülkede bile ev sahibi taraftarlardan daha yüksek sesle bizi destekliyorlar. Bunun için minnettarız. Hepimiz aynı şeyi istiyoruz ve bizler de bu taraftarımızı, başkanımızı, hocamızı ve bu kulübün içerisindeki herkesi mutlu edebilmek için elimizden gelenin en iyisini yapacağız.