Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, adil oyunun programına konuk oldu.
"BEŞİKTAŞ'IN İÇİNDE BÜYÜDÜM"
"Beşiktaş sevdanız nasıl başladı?" sorusuna Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, "Doğduğumda başladı. Babam çok fanatik ve iyi bir Beşiktaşlıydı. 1978 senesinden 82'ye kadar da yöneticilik yaptı. Bizim evimizde Beşiktaş hep oldu. Babamdan dolayı da Beşiktaş'ın büyükleriyle hep beraber olma şansı yakaladım. Baba Hakkı bizim evimizde çok bulunmuştur. Süleyman Abi'yi 10 yaşından itibaren tanıyorum. Beşiktaş'ın içinde büyüdüm. Basketbol oynadım. Hiçbir zaman futbolcu olmak istemedim. Boyum da uzun olduğu için basketbol oynadım. Bizim zamanımızda uzun boylular çok fazla futbolcu olmazdı. Çocukluk resimlerimin hepsinde yeni transferlerle fotoğraflarım vardır" dedi.
Başkanlığın kendisinin hayatındaki hayallerinden biri olduğunu dile getiren Orman, "Beşiktaş'ta yöneticilik yaptığım dönemlerde yaptığımız icraat ve çizgiden dolayı başkanlık nasip oldu. Siz aday olmuyorsunuz, birileri sizi hazırlamaya başlıyor. İlk olarak Yıldırım Demirören'le 2004'te bir yarışımız olmuştu. Sonrasında da 2012'de seçildik" sözlerini kullandı.
"SABAHIN 5'İNDE SIRAYA GİRİYORDUK"
Başkan olduktan sonra yaptığı "Geriye döndüğümde çocuklarıma bırakacağım en güzel miras Beşiktaş başkanlığıdır" açıklamalarının hatırlatılması üzerine Orman, "Yönetici çocuğuydum. Babam, Beşiktaş'ta asbaşkanlık yaptı. Onun onur ve gururunu hep yaşadık. Onun için çocuklarıma bırakabileceğim en önemli şeylerden birinin o olduğunu düşünüyorum. O zamanlar flaş transferler; Necdet'ler, Mehmet Ekşi, Allah rahmet etsin Bora abi, Akif sonra Serdar Bali... Onların transferlerinin hepsinde vardım. Senelere yayılan dönemlerdeki sıkıntıları, başarıları hepsini birebir yaşayarak geldim. Tribünlerden geldim. Bizim zamanımızda biletler Biletix veya Passolig'den alınmıyordu. Sabah erkenden sıraya giriyordunuz, saat 2'de 3'te gişe açılır. İlk kim gelirse sıraya ön sırada o oturuyordu. İnönü Stadı'nda tahta ızgaralar üzerinde oturuyorduk. En önemli şey kapalıda maç izlemekti, biz oraya girmeye çalışıyorduk. Torpil de fazla iyi olmuyordu. Babam yönetici olmama rağmen sabahın 5'inde oraya gidip sıraya giriyorduk" diye konuştu.
"BEŞİKTAŞ HALKIN TAKIMIDIR"
Beşiktaş'ın halk takımı olduğunu belirten Orman, "Ona çok imtina gösteriyorum ve olabildiğince insanlarla beraber olmaya çalışıyorum. Halktan kopuk olmamaya çalışıyorum. Beşiktaşlılar, havalı insanları sevmezler, ben de sevmem. Halkın içinden geldiğim için insanların ne düşündüğünü önemserim. Ben de eşimle dostumla buna riayet etmeye çalışıyorum. Çok zor dönemlerden geçtik. İnsanların dualarının bunda etken olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE GURUR DUYACAK"
"Beşiktaş başkanlığı bir hayaldi, onu gerçekleştirdiniz. Geride kalan başkanlık yılları içinde hangi hayallerinizi gerçekleştirdiniz?" sorusuna ise Orman, "Esasında ilk Ümraniye tesislerinin inşaatını yapmıştım. O dönemde de Fenerbahçe stat inşaatlarına başlamıştı. 2002 senesinde ilk stat projesini Serdar Bilgili başkan iken ilk gündeme getirmiştik. 2004'te de başkan olabilseydim hemen yapmak istiyordum; ama nasip bu zamanaymış. Bu stadı yapmak istiyordum. Hakikaten, açıldığında; sadece Beşiktaşlılar için değil, tüm İstanbul hatta tüm Türkiye'nin gurur duyacağı bir eser ortaya çıkıyor" şeklinde yanıt verdi.
"EN BÜYÜK İSTEĞİM..."
Beşiktaş'ın finansal yapısı, tesisleşme ve hedefler hakkında da görüşlerini belirten Orman, "Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu biraz zor. Avrupa'da 10-12 tane kulüp var. İnanılmaz bütçelerle mücadele ediyorlar. 200-250 milyon Euro'luk takımlar kuruyorlar. Futbol geçmişleri olduğu için sporcular oralarda daha fazla oynamak istiyor. Para ve imkanlardan çok başarıya odaklanıyorlar. Eski ismi UEFA Kupası yeni ismi Avrupa Ligi'ni alabileceğimize inanıyorum. Sadece Beşiktaş açısından değil, 3 büyük kulüplerin de bunu başaracağına inanıyorum. Galatasaray'dan sonra, kulüpler iyi yönetilse, başarının devam edeceğini düşünüyorum. En büyük isteğim de bu" dedi.
"KULÜPLERİN BİLİNÇLİ YÖNETİLMESİ GEREK"
Orman, "Bir kulübün nesi olması lazım o kupayı almak için" sorusuna, "Geçen senenin iki finalistini örnek alacaksak biri Dnipro, diğeri Sevilla. Onların taraftarlarını toplayın, 5'le çarpın, bizim Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'ın ve Galatasaray'ın taraftarına erişemezler. Bütçelerine baktığımızda bizim takımların bütçeleri daha büyük. Camialara bakalım, 100, 110 seneyi geçen geçmişleri var. Şehre bakalım. Bir oyuncu Dnipro'da mı İstanbul'da mı oynamak ister? Bence kıyas kabul etmez. Tesislerine bakalım, dünyanın en güzel statları; bizimkisi öyle olacak. Fenerbahçe'nin de Galatasaray'ın da gayet güzel statları var. Kamp tesisleri için Sevilla'ya gitmiştim bir oyuncu için. Konteynerlerde soyunuyorlar. Bizim kamp tesislerimizin imkanları onlarda yok. Bu kadar artı imkanların olduğu kulüplerimiz neden bunu başaramıyor? Demek ki iyi, bilinçli yönetilmek, futbol stratejisinin sağlanması. Bunlar sağlanırsa, olmaması için sebep görmüyorum. Galatasaray'ın UEFA şampiyonu olduğu zaman finalist Arsenal'di. O dönemde Galatasaray çok kuvvetli rakiplerle oynayarak geldi. Şimdi Avrupa Kupası öyle değil. Avrupa Kupası daha rahat elde edilebilecek bir kupa. Geçen sene Liverpool'u eleyip, Brugge'e elenmememiz gerekirdi. Stadımız bitseydi belki bunu başarabilirdik. Sadece Beşiktaş için değil, potansiyeli olan tüm kulüplerin bunu başarabileceğine inanıyorum" yanıtını verdi.
"SİSTEM TAKIMI OLMAK LAZIM"
"Endüstriyelleşen futbolun günümüze etkileri nelerdir?" şeklindeki soruya ise Orman, "Futbolcuların kaliteleri artık birbirlerine çok yaklaştı. Onun için sistem takımı olmak, sistem üzerinden oynamak lazım. Bunlar gündelik stratejilerle kurulacak şeyler değil. Rekabet inanılmaz derecede fazlalaştı. Dünyanın en önemli cazibe merkezlerinden bir tanesi futbol. Milyarları toparlayabiliyor. İşin içine Çin, Hindistan girdi. Chelsea'yle aramız çok iyidir. Beşiktaş'ın 20-25 milyon taraftarı var demiştim. Chelsea, "bizim 500 milyon taraftarımız var" dediler. Ben 'iyi attınız' dedim. Çin'de 250 milyon kayıtlı taraftarlarının olduğunu söylediler. Artık dünya globalleşince Chelsea'nin, Manchester United'ın maçlarını dünyanın her yerinden izliyorlar. Endüstriyel futbol dünyanın her yerine yayıldı ve bunlar şansla olan bir şey değil. İyi planlanması lazım. Biz de planlamamızı yaptık. Adım adım geliyoruz. Beşiktaş futbol takımının şu andaki yapılanması da kendiliğinden olmadı. Bir strateji üzerine yapıldı. Futbolcular onun üzerine seçildi. Yoksa zaten günlük stratejilerle Türk futbolunun kazandığı başarılar ortada" cevabını verdi.
"FARKLILIK OLUŞTURMAMIZ LAZIMDI"
"Beşiktaş farklılık demektir" diyen Beşiktaş Başkanı, "Bazı kulüpler, 'Birgün herkes bizim taraftarımız olur' diye çıkarlar. Biz, 'Herkes bizim taraftarımız olmasın, bizim farklılığımız ortaya çıksın' isteriz. Farklı olmak, farklılık ortaya koymak. Zaten çağ da öyle bir şey. Her şeyi pararel yaptığınızda bir şey fazla elde edemiyorsunuz. Açıkçası iki tane camia, Fenerbahçe ve Galatasaray da, hem statlarını bitirmişler, hem mali olarak bizden 2-3 kat daha fazla gelir elde eder hale gelmişler, hem de daha başarılı saha sonuçları almışlar. Biz onları takip ederek başarı elde edemezdik. Bizim farklılık oluşturarak bir şeyler yapmamız lazımdı. Onun üzerine stratejiler geliştirdik. Benim de bilmediğim şeyler değildi. Beşiktaşlılık sadece sporla alakalı bir şey değil, hayat felsefesidir, duruştur, zerafettir, mütevaziliktir. Bunu bir çok isimle değerlendirebiliriz. Bu yolda gideceğiz ve bundan da ümitliyiz" sözlerini sarf etti.
"RAKİP TARAFTARLARLA İLİŞKİM İYİ"
Diğer kulüp taraftarlarıyla da aralarında iyi bir ilişki olduğunu belirten Orman, "Antalya'yı farklı yendiğimiz maç sonrası 300-500 Antalyaspor taraftarıyla fotoğraf çektirmişimdir. Bursaspor'la bir problem olduğu söylenir. Ben sokakta yürüdüğüm için yanıma gelip sohbet ediyoruz. 'Başkanım sizi yeneceğiz' diyorlar. Ben de 'El mi yaman bey mi yaman' diyerek şakalaşıyoruz. Böyle baktığınızda futbol güzel bir şey. Fenerbahçelilerle de Galatasaraylılar da aram iyidir. Yaklaşık 3.5 senede ne Galatasaray ne de Fenerbahçe stadında küfürle muhatap olmadım. Kurumumla alakalı da muhatap olmadım. Hep ilgi gördük. Biz de öyle yaklaşmaya gayret ettik. Futbolun güzel tarafının rekabetle alakalı olduğunu düşünüyoruz. Bütün kulüplerin riayet ettiği zaman taraftar sayısının artacağı ve iyinin kötüyü kovacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu.
AZİZ YILDIRIM'LA YAŞADIĞI POLEMİK...
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'la geçtiğimiz aylarda yaşadığı polemiğin sorulması üzerine ise Orman, "Aziz Başkanı eskiden beri tanırım. Kardeşleri Acar'ı çok severim. Dostluk yaptığımız insanlar. Fakat bir süre sonra kendimizi değil, kurumumuzu temsil ediyoruz. Benim Aziz başkanla kişisel sevgim haricinde bir şeyim yok. Burada önemli olan şey saygıdır diye düşünüyorum. Bir kurumu temsil eden bir kişi, başka camialarla alakalı açıklama yapmamalı. Bırakın büyük camiayı, ufak camialar için de geçerlidir. 'Beşiktaş, Türkiye'nin en köklü ve en büyük kulübüdür' diyebilirim. Bir başka camianın başkanı da 'Biz Türkiye'nin en başarılı, en büyük kulübüyüz diyebilir'. Ama bir başka camia için 'Potansiyelleri yok, işte küçük camialar' gibi açıklama yapmak gereksiz açıklamalar. Sayın Aziz Başkan, Beşiktaş camiasıyla alakalı çok açıklamalarda bulunuyor. Ben bir kaç defa ikaz ettim. 'Herkes kendi camialarıyla alakalı açıklamalar yapsın' dedim. Bizimle alakalı açıklamalar kimsenin haddi olmadığı gibi, bizim de başka camialar hakkında açıklama yapmamız haddimize olan bir şey değildir. Herkes bir yere gönül vermiştir. Aileden vermiştir, şartlar öyle gelişmiştir. Onu rencide etmek kimseye bir şey kazandırmaz. Kendinizi büyütmenin yolu, bir başkasına hakaret ederek veya küçük görerek olmaz. Böyle devam edince durdurmam lazımdı. Ben de bir camianın temsilcisiyim. Beşiktaş camiasını temsil ediyorum. O durduruşu yapmadığım takdirde devam ediyor. Çok açıklamalar yaptılar. Bazı açıklamalarına şöyle yanıt verdik, 'Spor ve ahlak içermiyor, buna yanıt vermeyeceğiz' dedik. Polemiklere devam etsek, çok daha kötü yerlere giderdi. Bir kötü tarafım var, ben Karadenizli'yim. Bazen aşırı tepki gösteriyorum, bazen üzüldüğüm de oluyor. Ama genel itibariyle ilk günden dikkat çekmek istediğim nokta budur" şeklinde yanıt verdi.
"AZİZ YILDIRIM ÇOK YAPICI DAVRANDI AMA..."
"Stat yapıldığı ilk dönem Fenerbahçe'den stat isteğiniz oldu mu?" sorusunu da yanıtlayan Fikret Orman, "Fenerbahçe'den de Galatasaray'dan da oldu. Aziz Bey o dönemde çok da yapıcı davrandı. Aziz Bey, 'Bize, 'vermeyin' diye çok baskı var. Ama şöyle yapabiliriz. Ayda bir maç Fenerbahçe'de bir maç da Galatasaray'da oynayın demişti. Nasılsa ayda iki maç oynuyorsunuz, böyle de halledelim' demişti. O zaman Ünal Aysal başkandı. Ünal Başkan da, 'Memnuniyetle kabul ederiz; fakat seçimim var. Bitsin, onu bekleyelim. Veririz bizim için problem değil' dedi. Hatta yanımızda Bülent Tulun, benim yöneticim Yalçın vardı. Dört kişiydik. Hatta Aziz Bey, 'Biz veririz, onlar vermez. Boşuna gitmeyin' demişti. Ancak seçim bittikten sonra Ünal Bey, taraftar kitlesinden dolayı sözünden vazgeçti. Ben o zaman da söylemiştim, 'Sizi zora sokuyorsa söyleyin de stratejimizi ona göre yapalım. Beşiktaş camiası rencide olmasın. Bu tür şeyler camiaları karşı karşıya getirir. Yöneticiler arasında konuşuluyorsa orada kalır. Biz istemedik deriz, konu kapanır. Aziz Bey orada esasında çok yapıcı davrandı. Ondan sonrasındaki süreçte, bizim stadımızla alakalı açıklamalar yapmaya başlandı. Doğru planlanmadığını, onlar gibi 4 senede yapılabileceğini söylemeye başladı. İlk önce sustum. Fenerbahçe Stadı'nın zemini sabit mi? Dört bir tarafı yıkılarak yapılmış bir stattır. Bizde zemin 23 derece kuzeye, 10 metre de aşağı inilerek yapıldı. Bir anda yapılabilecek bir stat. Sonra şike ile alakalı, marka değeri ile alakalı açıklamalar devam edince, bizim de birşeyler söylememiz gerekti" dedi.
"Şike sürecinde Beşiktaş o yıl kupayı iade etti mi? Etmedi mi?" sorusununun da sorulması üzerine Fikret Orman, "Kupanın iade edildiği falan yok. O zaman bir açıklama yapılmış. Kupa zaten müzede. Stadı yıktık, şu anda müzemiz yok ama kupa bizde. O zaman öyle bir açıklama yapılmış" dedi.
Kendi statlarında oynamamalarının ne kadar takımı etkilediği sorusuna ise "Yüzde 50'den fazladır" yanıtını veren Orman şöyle devam etti:
"Yüzde yüz şampiyon olurduk. Otelde kalmayla evinizde kalma aynı olmuyor. İngiltere'de maç yapıyoruz. Dönüp geliyoruz, Antep'te oynuyoruz. Sonra kendi evimiz yerine Ankara'da oynuyoruz. Bu futbolcuların hepsi bir çocuk daha. Onların da aileleri var. Kendi eevlerinde kalmak istiyorlar. Onların da kendi yaşamları var. Her dakika otel odalarında olduğu zaman bıkkınlık geliyor. Statlar camiaların birleştiği yerdir. O stat çok önemli bir şey. Bir rakibimiz 1 sene dışarıda oynadı. Yaşadıkları ortadadır. Biz çok iyi yönettik o süreci. 3 senedir dışarıda oynuyoruz, 3 senedir şampiyonluğa oynuyoruz. Düşüşlerimiz oluyor ama hep lige liderlik yaptık ve son haftalarda kaybettik. Artık stadımıza dönüp o süreci iyi yaşamak istiyoruz. Stat gerçekten çok önemli bir şey. Vodafone Arena bittiği zaman herkes onu görmüş olacak."
Galatasaray'da Hamza Hamzaoğlu'nun gönderilmesi ve teknik direktörlüğe Mustafa Denizli'nin getirilmesini de değerlendiren Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, "Bir camianın hocası için gönderimiyle ilgili bir yorumda bulunmak benim tarzım değil. Mustafa Denizli çok iyi bilinen iyi bir Beşiktaşlıdır. Bir Beşiktaşlının Galatasaray'da hocalık yapması hoşuma gitti, hayırlı uğurlu olsun" dedi.
NTV Spor yorumcusu Rıdvan Dilmen'in "Dakika 1 gol 1" ifadeleri üzerine ise Orman; "Mustafa Hoca'nın, Beşiktaşlı olduğunu herkes bilir. Kendisi de söyler zaten. Gizli kapaklı bir şey değil. Beşiktaş camiasından yetişmiş birisinin Galatasaray gibi büyük bir camiada hocalık yapacak olması benim açımdan hoş bir şey. Kinaye olsun diye değil gerçekten söylüyorum" diye konuştu.
Geçmişte bunların benzerlerinin yaşandığını ve yaşanmaya devam ettiğini kaydeden Beşiktaş başkanı, "Bir başka Beşiktaşlı Ziya hoca gitti Trabzon'da çalıştı. Şenol Güneş, Beşiktaş'a geldi. Bunlar futbolun içerisinde olan şeyler. Galatasaraylı Gündüz Kılıç, 1974'te Beşiktaş'ın efsane hocalarından biriydi. Beşiktaşlılar Gündüz Kılıç'ı çok severler. Düzgün bir adamdı. Galatasaraylıydı" yorumlarını yaptı.