Japonya'nın başkenti Tokyo'da düzenlenen olimpiyat oyunlarında Türk hakem Uğur Kobaş, Suudi Arabistanlı Tareg Hamedi ile İranlı Sajad Ganjzadeh arasındaki +75 kilo finalini yönetti. Bir pozisyonda Ganjzadeh, Hamedi'nin tekmesiyle yere düşmüş maça devam edememişti.
Görevli doktor ve Dünya Karate Federasyonu doktorunun tavsiyesi üzerine Ganjzadeh maça devam edememiş, bunun üzerine Hamedi 'hansoku' (diskalifiye) edilmişti. Daha sonra ise Türk Karate hakemi Uğur Kobaş, eşi ve çocukları sosyal medya üzerinden ölüm tehditleri almaya başladı.
"HAKEMLERİ VE DOKTORLARI BENİM YÖNLENDİRDİĞİMİ DÜŞÜNDÜLER"
Suudi Arabistanlı sporcuyu diskalifiye etmesinin ardından ölüm tehditleri alan Türk hakem Uğur Kobaş, Japonya dönüşü Demirören Haber Ajansı'na açıklamalarda bulundu.
Diskalifiye kararının alınış sürecini ve sonrasında yaşadıklarını anlatan Kobaş, "Tokyo Olimpiyatları'nda karate branşı ilk defa yer aldı. Çok çekişmeli ve mücadeleci geçti. Tabi bizleri de birkaç yarı final ve 3'üncülük maçı yönettikten sonra final maçına verdiler. Final maçında Suudi Arabistan ve İranlı sporcular karşı karşıya geldi. Kuralı uyguladık, kural da çok netti. Sporcu aldığı darbeden dolayı yere düştü. Doktoru çağırdık, yerel doktor 'devam edemez' dedi. Biz buna rağmen 2'nci bir doktor çağırdık. O da 'benim gelmeme gerek yok diskalifiye kararı doğru' dedi. Biz de Suudi Arabistanlı sporcunun ortak karar olarak diskalifiye kararını verdik. Ortak karara rağmen iki doktoru ve diğer hakemleri benim yönlendirdiğimi düşünerek bana bir linç politikası açtılar. Bunları iki ülke arasında çekişmeye getirdiler. Sosyal medya hesaplarımdan bir sürü gönderi paylaştılar. Gönderiler çoğalınca hesapları kapatmak zorunda kaldım. Bana ulaşamayınca eşime ve çocuklarıma ulaştılar. Onları ölümle tehdit etmeye başladılar. Bu doğru değil, bunlar sporla bağdaşmıyor. Çünkü biz işimizi yaptık. Olimpiyat finali gibi en ağır maçta görev aldım. Bir hakem olarak anlayış ile karşılıyorum. Sporcunun ve ülkenin üzüntüsünü anlıyorum. Ama olayı farklı yönlerle çekmek doğru değil" dedi.