Beşiktaş, giderek bir “sağlık sorunu” haline geliyor. Kalbi olanın, tansiyonu olanın seyredeceği bir takım değil. “Ömre zarar” desek, yeridir.
İnanılır gibi değil! Rakibin gol atma ihtimali en yüksek oyuncusu Hugo Rodellega; yani özellikle önlem alınması gereken futbolcu; ve Beşiktaş bu oyuncudan üç gol yiyor. Üstelik her gol tam bir trajikomedi. Ve elbette savunma skandalı. Hepsinde de Alexis'in şu ya da bu biçimde rolü var.
Maçın başlamasıyla birlikte ilk izlenim Beşiktaş için sanıldığı ya da beklendiği kadar zor bir müsabaka olmayacağı yönündeydi. Topa hakim olan, oyunu yönlendiren taraf Beşiktaş'tı. Akhisar, tıpkı ilk yarıda oynanan maç gibi, deplasman takımı görüntüsündeydi.
Cezalı olduğu haftanın ardından Quaresma'nın “fazlasıyla hevesli” bir hali vardı. Bu da sorun yaratıyor. Çok fazla topla oynuyor, fantazi peşinde koşuyor, takım oyunundan uzaklaşıyor. Ya top kaybediyor ya da rakip savunmanın yerleşmesi için fırsat ve zaman veriyor. Oysa en iyi olduğu maçlar en basit oynadıkları. Bunun farkında olmaması, anlaşılır gibi değil.
İlk yarıda dikkat çekici hususlardan biri de Oğuzhan'ın savunmaya yakın oynamasıydı. Sosa'nın da “hayalet adam” görüntüsü, Beşiktaş'ın hücum bölgesindeki gücünü zayıflattı. Rakip yarı sahada -alışkın olduğumuz- hücum zenginliklerine pek tanık olamadık.
İkinci yarı tam bir çılgınlık olarak yaşandı. Karşılıklı goller, direkten dönen toplar… Şenol Güneş'in “harakiri” gibi oyuncu değişiklikleri… Düşünün ki, sağ beki ve stoperi oyundan aldı. Giren oyuncular forvet. Lakin değişikliklerin isabetli olduğunu teslim etmeliyiz. Aksi taktirde beraberliği de kurtaramazdı.
Maçtan sonra Cenk Tosun ve Olcay Şahan'ın açıklamalarında ortak bir cümle vardı: “2 puan kaybetmedik, 1 puan kazandık” dediler. 89. dakikada beraberliği yakalayan bir takım için doğru söz. Lakin şampiyonluk 1'er puan kazanılarak gelmez. Tabii ki onlar da farkındadır. Dört maç kaldı; Fenerbahçe'nin bütün maçlarını kazanması halinde, hâlâ 1 beraberlik hakkı var Beşiktaş'ın… Ama görüyoruz ki, artık hiçbir takım için hiçbir maç garanti değil. Yarış, sanki son maça kadar sürecek gibi.