QUARESMA kadar özel yeteneklere sahip bir oyuncu hırsını kontrol altına alabilseydi, Beşiktaş adına her şey farklı başlayıp pozitif anlamda farklı gelişebilirdi. Frikiği Sosa'ya bırakmayan Quaresma ilk yarının kalanında da hırsı ile özel yeteneklerini birleştirmeye devam etti. En azından final paslarında hırsını kontrol edebilseydi, Beşiktaş ilk 45'te işi bitirebilecek kadar pozisyon bulabilirdi. Beşiktaş bu maç öncesi 5 puan farkla lider olmasını sağlayan tempo yükselten seri paslardan ilk yarıda çok az yapabildi.
Bunlardan birinde İsmail- Oğuzhan ortak yapımı pozisyonda direkt driplingler sonrasında Mario Gomez sahneye çıktı, klasını 23. kez konuşturdu. Ancak takımın kalanı ilk yarının son dakikasında Akhisar kornerini savunurken aynı klasın 10'da 1'ini bile sergileyemedi. Top 3 kez havalandı, Serpil Hamdi Tüzün'ün tabiriyle top hiç kimsede değildi ancak bu karambollerin hiçbirinde tek bir Beşiktaşlı oyuncu gerekeni yapıp topu tehlikeli bölgeden uzaklaştıramadı.
Penaltıdan skor 1-1'e geldi. 2. yarı başlar başlamaz Sosa bir süper kahraman edasıyla sahneye çıktı, golü adeta doğurttu. 53'te ise İsmail ile Oğuzhan'ın işgüzarlık yarışında Rodallega bir kez daha affetmedi. Beşiktaş'ın attığı ilk golde ofansif açıdan zoru başaran ikili, basitçe topu uzaklaştırmak yerine bu kez adeta rakibe gol pozisyonu hazırladılar. İsmail nedense ders almadı, yine topu uzaklaştırmak yerine gereksiz risk aldı. İlk golde stoper değil de amatör hentbolcuymuş gibi ellerini açan Alexis, İsmail'den de ilk goldeki hatasından da beterini yaptı.
Defansif açıdan değil şampiyonluğa oynayan takımda, San Marino formasıyla oynarken bile yapılmayacak saçmalıkları dengelemek yine Süper Mario'ya düştü. Gomez'in Cenk'e yaptığı asistteki yüksek zekanın yarısı defansif açıdan takımın kalanında olsaydı, Beşiktaş çoktan şampiyon olmuştu.
Yeni Yüzyıl Gazetesi'nden alınmıştır.