Dört yıl önce dönemin Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde İstanbul'daki medya kuruluşlarının spor müdürleriyle biraraya gelmişti. Bakan Kılıç, olimpiyat ev sahipliği hedefi ve ülke çapındaki stat projelerindeki gelişmeleri medyayla paylaşmış, Türk sporundaki sorunlarla ilgili spor müdürlerinin görüşlerini almış ve sorularını yanıtlamıştı.
O toplantıda Bakan Kılıç'a “Sayın Bakanım, bir spor müdürü olarak değil, iki çocuğuna spor yaptırmaya çalışan bir veli olarak konuşuyorum” demiş ve eklemiştim: “ABD ve Avrupa'da iyi bir eğitim için spor bir araçtır. Spor yapan öğrenciye eğitim hayatında zorluk çıkarılmaz, köstek olunmaz; sporcu öğrenci teşvik edilir, ödüllendirilir. Türkiye'de ne zaman eğitim kadroları sporu engel olarak görmekten vazgeçecek? Çocuklarımız spora rağmen eğitim veya eğitime rağmen spor zihniyetinden ne zaman kurtulacak? Sporcu öğrencinin teşvik edilmesinden geçtim, bu topraklarda spor ve eğitim birlikte yürüyebilsin razıyım. Destek istemiyorum ama köstek de olunmasın” demiştim.
Ocak 2012'deki o toplantının üzerinden dört yıl geçti. 2015-16 eğitim öğretim döneminde İstanbul'da örneğin voleybolda okul sporlarında neler oluyor bir bakalım mı? Yıldız kızlarda İstanbul'da ilk sekiz belirlendi. Bu sekiz takım arasına kalan okullar 23 günde 9 okul maçına çıktılar. Beş günde iki maç temposuna ek olarak bir yandan da kulüp maçları oynadılar. Bu çocukların çoğu bu yıl TEOG sınavına da giriyor. Ve bu yoğunluk kötünün iyisi...
Genç Kızlar A kategorisindeki fikstürü duyunca kulaklarınıza inanamayacaksınız. Bu kategoride mücadele devam ediyor. İlk sekize kalan okullar 17 günde (5, 7, 8, 11, 12, 13, 15, 18, 19 ve 21 Ocak'ta) 10 maça çıkacak. Giderek rakipleri ve maçları zorlaşacak. 17 günde 10 okul maçının üzerine aynı güne denk gelmemesi mucize kulüp maçlarını da ekleyin. Kazanılmış üç set üzerinden oynadıklarını, salonların yerlerini, Asya-Avrupa yakası arasında ulaşım zorluğunu, o gün dördüncü maçı oynayacak takımların 2-3 saatlik beklemelerini de koyun ve şu soruya samimi bir yanıt verin: Çocuğunuzun takımı ilk sekizi kovalasa sevinir misiniz, endişelenir misiniz? Eğitim endişesi bir yana, sağlıklı olması için spora teşvik ettiğiniz, hatta yeri geldiğinde zorladığınız çocuğunuzun bu maç temposundan sakatlanmadan çıkması bile sizi mutlu eder.
Türkiye'de gençlerin spor için önü böyle açılıyor, daha doğrusu tıkanıyor. “Ya spor ya okul. Yap seçimini” deniliyor.
Eleme turlarında yıldızlarda kayıt yaptıran 106 okulun 33'ü, genç kız A kategorisinde de 156 okulun 35'i maçlarına gelmeyerek fikstürde boşuna yer işgal etti. Genç kızlar B kategorisinde 44 takımın 16'sı, yıldız erkeklerde 73 takımın 23'ü, genç erkeklerde de 73 takımın 22'si eleme maçlarında isimleri varken oynayamadı. Beden eğitimi öğretmenlerinin de iğneyi kendilerine batırmaları gerek. Fikstürün bu hale gelmesinde adları fikstürde olduğu halde maça gelmeyen veya çıkamayan okulların da payı var.