Rosberg'in hikayesi

   

NTV Spor 05 Ara 2016
Rosberg'in hikayesi

   

“Emekliliğim gelsin Ege’ye yerleşeceğim”

“Her şeyi bırakıp gidip bir sahil kasabasında yaşacağım”

“Şeytan diyor ki, ‘Bırak işi gücü, bir tekne al Güney’e yerleş’”

“Valla fırsatım olsun, şu işlerle iki dakika uğraşmam, asar ceketi çıkar giderim”

Tanıdık geldi mi bu cümleler? İlla ki bir iki kez denk gelmişsinizdir çevrenizde; belki de en fazla seslendiren kendinizsinizdir...

Herkesin bir hayali vardı, bir yerden sonra her şeyi bırakıp gitmek istediği...

Hani şimdi soruyor ya herkes, “Ya bu Nico Rosberg Formula 1 Dünya Şampiyonu olduktan sadece 5 gün sonra yani bir hafta bile geçmeden neden emeklilik kararı açıkladı?” diye, hah tüm bu sorunun cevabı şu giriş bölümünde gizli zaten....

Nico, ‘Efendim şöyle yapardım; efendim böyle yapardım’ demedi, Nico öyle yaptı!

Yazının özeti bu, şimdi biraz daha detaylandıracağım. Merak edenler buyrun, yok ben sıkılıyorum okumaktan diyorsanız, şeker patlatabilirsiniz; ne de olsa ‘Kendi Kıraş ağlamaz’

Annesi Alman, babası Finlandiyalı (ki bir Formula 1 şampiyonu) ... Çocukluğu zenginliğin ve ihtişamın somutlaşmış hali Monaco sokaklarında geçmiş bir kişiden bahsediyoruz... Çocukluğundan beri adeta bir proje genç olmuş bir birey Nico... Boş zamanlarımızda biz evde kurabiyenin hamur halini aşırmaya çalışırken, o Monaco şehir parkında akülü F1 aracını sürüyordu... Her türlü plan düşünüldü onun için. Seçenekleri hep geniş tutuldu.... Almanca, İngilizce, Fransızca ve İspanyolcayı ana dili gibi konuşacak seviyeye getirildi. Olası bir Ferrari transferi için İtalyanca da ana dil seviyesinde aklına ve ruhuna işlendi...

Ona hayatı boyunca hep bir hedef konuldu: Şampiyonluk...Hep bir baskı cümlesi kondu omuzuna: Haydi artık Nico!

Williams’ta yarışırken de böyleydi bu, ancak kendi ülkesinin takımı Mercedes’ten bir de pistin en hızlı aracını alınca, Nico artık bir şeyler yapmalıydı. Önceleri emeklilikten geri dönen efsane Michael Schumacher ile takım arkadaşı oldu. Doğal olarak perde arkasında bir ikinci adam oldu. Öyle olması istendi de aslında.

Sonrasında pistin en yetenekli pilotu Lewis Hamilton geldi Schumi’nin boşalttığı koltuğa. İki şampiyonluk kazandı Britanyalı Lewis Alman takımı ile. Bakın sadeleştirip söyleyeyim BRİTANYALI – ALMAN TAKIMI ile.... Nico ise hala bir şey kazanamamıştı. Her yerde konuşuluyor, her yerde yazılıyordu; “Lewis’i mümkün değil geçemez, yaşı da 30 oldu. Olmayacak bu çocuktan galiba. Almanları da İngilizler kazandırıyor yoksa halimiz nice?...”Tüm bu seslere dost meclisleri de dahil olmuştu: “Bir aileden iki şampiyon kaç kere çıkmış ki zaten, sen elinden geleni yap yeter. Takma oğlum boşver” vs. deniyordu.

Lewis deneyimli bir şampiyondu ve psikolojik oyunları da çok iyi oynuyordu..

Uzatmayalım...Kısacası yılların baskısı ve ağırlığı ile savaştı Şampiyon Keke’nin oğlu pistlerin Leonadrio Di Caprio’su.... Ve sonunda o ‘Kaf Dağı’nın ardında’ gibi gözüken başarıya ulaştı Rosbergler’in Nico’su...

O hep bir projeydi, hep kuralların içinde kaldı. Lewis gibi zor şartlardan gelmiyordu. Dengesiz aşk hikayelerinin de kahramanı olmadı hiçbir zaman mesela. Şampiyon olduğu gece ise üstünden Dünya’nın tüm ağırlığını kaldırıp attı bir kenara... Çılgın gibi eğlendi. Paylaştığı videolara bir bakın bu kadar içten sevinen kaç kişi göürürsünüz ki?

Şampiyonluk gecesinin ardından sakin kafayla ilk paylaşımı(bu yazının fotoğrafıdır) , emeklilik kararının resmi olmayan açıklamasıydı aslında....

Hırs değil, açlık değil, ‘bir daha, bir daha hep ben; hep ben!’ değil, başka bir hissiyata geçti Nico’yu kazandığı unvan ile birlikte “Başarmışlık ve Huzur”.. Yıllardır hedefliği amacı gerçekleştirmek... Dünya’nın tüm alttan alta kaynayan kazanlarına karşın buharlaşmadan doyuma ulaşma...

Sonra hepimizin belki de hayatımızın bir noktasında düşündüğümüz ama kurduğumuz hayatlar sebebiyle hayata geçiremediğimiz (ki kendi içinde çelişen bir gerçek) olguyu gerçek yaptı Nico...’Savaşlarınız sizin olsun; ben artık gidiyorum’ dedi...

Pes etmedi. “Hayat bu kadar mı? bence değil” dedi... Başka bir hayat var bu hayatın içinde; kendinize iyi bakın bu hayattakiler, hadi eyvallah’ dedi ve gitti...

Şimdi eşi ve kızıyla belki bir sahil kasabasında barbekü partisinde; belki bir dağ evinde ateşin başında müziğini dinleyip içkisini yudumlayacak... Belki bir tekne alıp balık tutacak... Belki arada yine yarış otomobillerine geçecek ama sadece keyfine....

Bayanlar baylar bu, babadan oğula şampiyonlukla geçen bir Rosberg öyküsünün mutlu sonudur... Şimdi Nico, eşi Vivian ve kızı Alaia gün batımına doğru yürümekte fonda ise Thomas Rhett’den bir güzel bir şarkı çalmakta usulca... if all I got is your hand in my hand Baby, I could die a happy man...