1- Uzatmada öyle bir son 2 dakika izledik ki Brezilya bavullarını toplayıp kampı kapatacaktı. Top Brezilya kalesinin direğinden döndüğünde, Brezilya'nın bir çok kentinde fenalık geçirenler olduğuna eminim.
2- Brezilya'nın Şili karşısında rahat kazanamayacağı ilk yarının ortalarından itibaren belli oldu. Fred ve Hulk Brezilya Milli Takımı'nın hayal kırıklığıydı bu akşamki mücadelede. Bunlara Oscar da katıldı.
3- Romario ve "fenomen Ronaldo" gibi forvetleri izledikten sonra bu takımın hücumcuları çok zayıf kalıyor.
4- Julio Cesar Brezilya'nın gelmiş geçmiş en önemli kalecilerinden biri. Penaltılarda ne kadar başarılı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Julio Cesar'ın yerine deneyimsiz bir kaleci o penaltıları çıkaramazdı.
5- Howard Webb, Premier Lig maçı yönettiğini zannetti herhalde. Bu kadar çok faulün olduğu maçta bazı anlarda saha içi otoritesini kaybetti. Olmayan faullere de düdük çalmaya başladı. Webb final maçını yönetmemeyi garantiledi.
6- Brezilya'nın savunma ağırlıklı 2 orta saha oyuncusu bir türlü oyuna ağırlığını koyamıyor. Ve benim akılma da şu geliyor: Scolari bu oyun tarzında ısrar ederse çekirge bir kez daha sıçrayamayabilir.
7- Bundan sonra Dünya Kupası'nda her maçın final gibi geçeciğini gördük. Artık ev sahibi avantajı, "Bende çok iyi oyuncular var" mantığı, "Bu maçı rahat kazanırım" düşüncesi bitti. Her takım, her takımı eleyebilir; onun için Dünya Kupası'nı seviyorum.