Bir akrabanızın, kardeşinizin, dostunuzun, Türkiye’de hakem olmasını istermisiniz? Ben istemem... Nedenlerine gelince; -Özellikle zirveye oynayan takımların, evlerinde oynadıkları maçlarda, taraftar baskısını taşıyamıyor, çoğu hakem...
-Hakemlerimizin büyük bölümü, profesyonel futbol oynamış, yani lisanslı futbolculuktan gelmiyor, maalesef saha içinde neler olduğunu hissedemiyor, hakemi aldatmaya yönelik hareketlerde, pozisyon çözemiyorlar...
-Çoğu maçın devre arası, 18 veya 20 dakikayı buluyor, inanmayan saatini kontrol edebilir... Bu konuda neden ağırlıkları yok?
-Basketbol hakemleri gibi, futbolun içinde olan en ufak temasa bile düdük çalıp, oyunun akışını durduruyorlar...
-Maçların ilk yarılarında duraklamalar, en fazla artı 3 oluyor... Halbuki, süreyi daha beşinci dakikada kullanan oyuncu tipleri ligimizde mevcut, malumunuz...
-Hakemlerimiz, kartlar konusunda çok istikrarsız... Bir maçta gösterilen kırmızı kart, diğer maçta sarı kart bile olmuyor ve tabi seyirci, hakemlere iyi dileklerini bildiriyor...
-Bir sakatlık sonrası kullanılacak serbest vuruşta, inanın mevsim değişiyor sanki... Hakemler, pozisyon soğuduktan sonra, sanki törenle atışın kullanılmasını işaret ediyorlar...
-Oyuncuların el kol itirazlarına, bağırıp, çağırmalarına, inanılmaz tolerans var, bizim ligde... Kart gösterme yok, sizin anlayacağınız...
-Kural kitabında, fauller ve fena hareketler bölümünde, dünya standardını, maalesef yakalayamamış durumda hakemlerimiz...
-Bunun sonucu olarak, Avrupa arenasında sahaya çıkan oyuncularımızın çoğu, sudan çıkmış balığa dönüyor, ecnebi hakemlerin kararlarıyla...
O zaman Türkiye’de bu meslek zor yapılır... Kamuoyu baskısı, teknik direktörlerin, hakemleri azarlaması, ilgili kurumların “arkandayız, sana güveniyoruz” deyip, en ufak hatada, bir anda kaybolmaları ile yalnız bırakılan hakemler, ligin ikinci yarısında çok zorlanacaklar... Her yıl Antalya’da yapılan, devre arası hakem eğitim konferasında, yine çiçek, böcek mesajları verilecek ve sonra geçmiş olsun...
Bu kadar hakarete maruz kalan bir meslek, ülkemizde ilerler mi? Hiç sanmıyorum...