Yıllar önce futbolda istatistiksel analiz çalışmalarına ilk başladığımızda, Süper Lig teknik direktörleri bilgisayar kullanımına henüz çok mesafeliydi; biz de kendilerini istatistiklerin oyunu açıklayıcı yönüne ikna etmeye çalışıyorduk. Verilerin gücünün kabul edildiği ve sayıların bollaştığı günümüzde ise bu istatistikleri doğru kullanmanın gereği öne çıkıyor. Ancak deneyimlerimiz, yeterli derinliğe sahip olmayan sayısal bilgilerin sıklıkla yanıltıcı olabileceğini söylüyor.
İstatistik, bir durum ya da süreci ölçmek için veri toplanması ile bu verilerin sayısallaştırılarak yorumlanması işidir. Analiz ise, bir bütünün işleyişini kavrayabilmek için parçalarına ayrılması ve parçalar arası ilişkilerin incelenmesi çalışmasıdır. Futbolda analiz, takımların, oyuncuların ve maçların sağlıklı değerlendirilebilmeleri için yapılır ve geçmişin ışığında geleceğe dönük bir bilgilenme aracıdır. İstatistik ise çeşitli analiz yöntemlerinden, sayısal ölçümlere dayalı olanıdır ve ancak doğru akıl yürütmelerle kurulan bir analizin içinde anlam kazanır.
Futbolda verilerin popülerleşmesi canlı yayınlarda televizyon ekranlarına yansıyan topa sahip olma oranlarıyla başladı. Bu oranları sırasıyla kart sayıları, köşe vuruşları, şutlar izledi. Daha zengin uygulamalar giderek pas sayıları ile bölge kullanım oranlarını, son olarak da oyuncuların katettikleri mesafeleri sunabilir hale geldiler. Maça dönük bilgiler taşıdığı düşünülen pek çok veri, medyada futbol yorumcularının savlarını desteklemek için kullandığı referanslara dönüştü.
Bu verilerin asıl kullanıcısı olan futbol kulüpleri ise, medyadaki istatistik tutan uygulamalara oranla görece daha gelişmiş analiz sistemleriyle hem kendi takım ve oyuncularını, hem de rakipleri incelemeye başladılar. Kimi kulüplerde veriler, transfer için oyuncu seçiminde kullanılır oldu. Teknik direktörler takımlarının performanslarını istatistiksel başarımlarıyla anlatır hale geldiler.
Bu istatistiklere televizyonlar ile internet sitelerinden ulaşan taraftarlar ise kendi yorumlarına dayanak yaptıkları verilerin yaygınlaşmasında önemli bir unsur oldu. Bir yandan da çeşitli internet siteleri insanları bahis oynamaya yöneltecek istatistikler yayınlamaya başladı.
Dolayısıyla, geldiğimiz noktada sayılar havada uçuşuyor. Peki bütün bu sayılar bize ne söylüyor, karşımıza çıkan bu istatistik yığınını nasıl okumalıyız? Hangi veri bize ne söylüyor, ya da bu sırada bizden ne gizliyor?
Yukarıdaki tanımlarda, analizin "bir bütünü parçalayarak inceleme" anlamına geldiğini belirttik. Oysa medyadaki haliyle, topa sahip olma oranından şut sayısına, pas başarısından katedilen mesafeye kadar bir çok veri, onu oluşturan hareketler içinde herhangi bir bölümlemeye girişmeden ve ortaya çıkış koşulları dikkate alınmadan, salt bir sayısal değer olarak veriliyor. Aslında bu verilerin pek çoğu kendi başlarına, değil analiz, istatistik bile değildir. Çünkü bir sayısal değer, ancak ölçtüğü olgunun farklı zaman ve koşullar altındaki değişimleriyle ve çeşitli karşılaştırmalara olanak tanıyacak geniş bir veri setiyle birlikte bir istatistik haline gelir. Siz bakmayın her tür sıradan maç verisinin "istatistik", her tür basit karşılaştırmanın "analiz" diye pazarlanmasına. Çoğu yalnızca bir ölçüm değeridir ve tek başlarına herhangi bir bilgi taşımazlar. Analize malzeme olabilmeleri için, ilgili oyuncu, hareketin türü, kullanılan saha parçası, maç zamanı, o anki skor, başarı değeri ve sonuç gibi bileşenleriyle birlikte sunulmaları gerekir.
Gelin şimdi medyada sıkça kullanılan maç istatistiklerine bir göz atalım ve işe yararlılıklarına bakalım.
Topa Sahip Olma Oranı
Maçın skoruna olan uyumsuzluğuyla, futbol yorumcularını en fazla hayrete düşüren istatistiklerdendir. Çünkü SüperLig gibi, takımların skora göre oyun tarzlarını belirledikleri liglerde yenilen tarafın genellikle topa daha çok sahip olduğunu gösterir. Oysa 0-0-'da, gollü beraberlikle ya da bir takımın üstünlüğüyle geçen dilimlere göre ayrıntılandırılsa, kolaylıkla kullanışlı hale getirilebilir ve maçın akışına dair söz söyleyebilir. Yoksa, maçın bütününden çıkarılan tek bir veri pek çok kişide, topa çok sahip olmanın faydasızlığı gibi yanlış çıkarımlara yol açmaktadır.
Pas Sayısı
Futbolun en derinlikli hareketi olan pasın maç verileri içinde bir toplam sayı ile isabet oranına indirgenmesi, istatistiklerin yanıltıcı kullanımının en çarpıcı örneklerinden birisidir. Pasın hangi bölgede, hangi yöne doğru, hangi mevkilerdeki hangi oyuncular arasında, hangi başarıyla ve neye yolaçacak şekilde yapıldığı bilgisi olmadan, eldeki sayı yalnızca bir spekülasyon malzemesi olur. Oysa tanımlayıcı parametreleri ve bütün toplu etkinlikler içindeki oranlarıyla pas bir takımın oyun tarzını aydınlatma özelliği taşır. Bu bilgiler olmadan verilen kuru sayılar çoğu kez boş bakışlarla karşılanarak geçiştirilir.
Şut Sayısı
Bir futbol maçını izlerken takımların kaleye şutlarını aklınızdan bile sayabilirsiniz. Ancak çoğu kez sizin bulduğunuz değerler maç sonrası açıklananlarla birebir örtüşmez. Kimi kez rakibin hemen kestiği toplar şuttan sayılmaz, kimi kez kaleye yönelen ortalar şut olur. Hangi şutun isabetli olacağı ise tamamen belirsizdir. Yavaşça yuvarlanarak kaleciye giden bir top isabetli, doksandan direği yalayarak dışarı çıkan bir füze isabetsiz olur. Direkten dönen bir şut ise gri bölgede kalır.
Gol Girişimi Sayısı
Bir atağın gol girişimi olarak kabul edilmesinin en akla yakın koşulu, bir takımın gole yaklaşabilmiş olmasıdır. Ancak bu gole yakınlık bir çok pozisyon için son derece görecelidir. Maç sonlarında konuşan kimi teknik direktörler kendi takımlarının zayıf şutlarını mutlak gol girişimden sayarken rakibin karşı karşıyalarını göz ardı etmeye meyillidir. Ancak tanım üzerinde anlaşılsa bile, gol girişimlerinin zaman dilimlerine ve o anki skora göre ayrı ayrı verilmesi içerdiği bilgiye değer katacaktır.
Orta Sayısı
Bir takımın ceza alanına ortalarla girişi, organize takım oyunu açısından pek de tercih edilen bir yol olmasa gerek. Ortaların hem rastlantısallığı, hem de başarı oranının düşüklüğü bir takımın yağmur gibi kanat ortalarına rağmen gol atamayışının açıklayıcılarındandır. Ancak bir maçtaki orta sayısını anlamlandırabilmek için, hem ortaların yapılış yeri ile sonlanma biçimlerine, hem vuruşu yapan oyuncuların kimler olduğuna, hem de bu ortaların ceza alanına pas ve top sürerek girme sayılarıyla karşılaştırılmasına gerek vardır. Ancak bu verilerle, bir takımın ortaları, oyun anlayışı ve maç performansı içinde değerlendirilebilir.
Faul Sayısı
Genellikle bir takımın sertliğinin ölçüsü olarak görülen faul sayılarından anlamlı bir bilgi çıkartabilmenin tek yolu, faullerin yapılış bölgelerini, yapıldığı zaman ve skor dilimlerini, bir de takımın top kendisindeyken mi, rakipteyken mi faul yaptığını belirlemektir.Yoksa, bir takımın maçta ortalama ne kadar faul yaptığını bile bilmeden öğrenilecek bu değerin çok fazla bilgi içerdiğini söyleyemeyiz.
Katedilen Mesafeler
Bu veri, vaadettiği bilgiler ve yolaçtığı yanılgılarla başlı başına bir inceleme konusu olmayı hakediyor. İlgilenenlere, yine bu sayfalarda bulabileceğiniz Futbolda Katedilen Mesafeler Üzerine başlıklı yazımı öneriyorum.
Geçmiş Maç Karşılaştırmaları
Futbol izleyicisinden çok bahis oyuncularının ilgisini çekecek şekilde eski defterlerden çıkarılan bilgiler istatistiğin faydasız kullanımı için bolca örnek sunar. Kulüplerin güçlerine bakarak aradaki dengeleri öngörmek zaten zor değildir. Üstelik kimin kimi kaç kez yendiği bilgisinin oynanacak maçı etkileyeceği durumlar çok azdır. Hele bir de bu verilere, geçmişte bir oyuncunun gol attığı maçlarda takımın kazanma oranı gibi anlamlı ilişki sınırlarını zorlayan verileri eklemek, istatistik meraklılarının zihinlerini bulandırmaktan öte bir anlam taşımaz. Her yeni futbol sezonunda oyun yeniden kurulur ve performanslar geçmiş sezonlardan olabildiğince etkilenmez. Geçmiş performanslardan bilgi çıkarmanın en geçerli yolu ise takımların yakın dönemde benzer rakiplerle oynadıkları maçlara bakmaktır.