SÜPER LİG'DE PASA DAYALI OYUN

Bir futbol maçını teknik taktik açıdan değerlendirirken önem verilmesi gereken noktalardan birisi pas kalitesidir.

NTV Spor 05 Eki 2016
SÜPER LİG'DE PASA DAYALI OYUN

Bir futbol maçını teknik taktik açıdan değerlendirirken önem verilmesi gereken noktalardan birisi pas kalitesidir.

Sahadaki takımlar arasındaki fark, öncelikle pas tercihleri ve verimliliğinde ortaya çıkar. Pasın hangi oyuncular tarafından, nerelerde ve ne amaçla yapıldığı, takımların yanlızca teknik kalitelerinin değil oyun anlayışlarıyla uyum düzeylerinin de göstergesi sayılır.

Pas en basit tanımıyla, oyuncunun topu bir takım arkadaşına karşılıklı anlaşma içinde göndermesidir. Bu tanım, pası oyuncular arasındaki futbol dilinin temel unsuru kabul eder, topu kullanırken birlikte hareket edebilme becerisine ışık tutar. Ama, örneğin stoperin rastgele uzaklaştırdığı bir topun forvete gitmesini pas olarak görmez. Dolayısıyla, bilinçli oyunu rastlantısal oyundan ayırır.

On beş yıldır veriler üzerinden incelediğimiz Türkiye Süper Ligi'nin pas karnesi, önemli Avrupa ülkelerinin ligleriyle karşılaştırıldığında pek iç açıcı bir görüntü sergilemez. Neredeyse istisnasız her sezon aynı üç takımın en tepede yer aldığı pas istatistik tablolarıyla karşılaşırız. Diğer takımlar da, pasa dayalı oyunu tercih etmeyenler ile pas oyununu isteyip de oynayamayanlar olarak ikiye ayrılır. Yeni başlayan sezonun ilk altı haftasına bakınca, bu yıl da farklı bir lig izleyeceğimizi söyleyemeyiz.

İlk 6 Haftada Maç Başına Pas Sayıları:

(Not: Tablolarda lig lideri olan takım kırmızı renkle yazılmıştır.)

Pas sayısı tablosunun mevcut puan tablosuyla gösterdiği kimi uyumsuzluklar, pasın sayısıyla değil de kalitesiyle ölçülmesi gereğinin açık bir kanıtı sayılabilir. Çok pas yapıp puan alamayan takımlarla az pas yapıp üst sıralarda bulunan takımları farklı oyun anlayışlarına göre değerlendirmek gerekir.

Veriler, ortalama bir SüperLig takımının maç boyu 350 civarında pas yaptığını göstermektedir. Bu pasların %24'ü savunma bölgesinde, %58'i orta alanda, %18'i ise hücum bölgesinde yapılmıştır. Rakip ceza alanına gönderilen pasların oranı ise %2'nin altındadır. Savunma bölgesinde yapılan pasların isabet oranı %91, orta alandaki pasların isabet oranı %88, hücum bölgesindekilerin ise %82'dir. Eğer pas rakip ceza alanına gönderilmiş ise isabet oranı %51'e düşer. Dolayısıyla, SüperLig'de pas oyununun daha çok rakip kalenin uzağında oynandığını ve sonuç getirmekten uzak olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu durumu hemen, rakibin kalabalık olduğu kalesi yakınında pas yapmanın zorluğuyla açıklayabilirsiniz. Ancak SüperLig takımlarının yerleşik savunmalara karşı hücum ederken, ortak akıl ve çalışılmışlık gerektiren taktik oyunlar yerine şişirme toplar ya da rastlantısal kanat ortalarının kolaycılığına teslim olduğunu da söylemek gerekir.

İlk 6 Haftada Hücum Bölgesinde Pasa Dayalı Oynama Oranları* (%):
(* Pasa Dayalı Oynama Oranı, topla yapılan bütün hareketler içinde pasların oranıdır.)


Yukarıdaki tablo, pasın doğrudan puan getirecek son hareketlerle tamamlanması gereğini gösterir. Dolayısıyla, listenin üst sıralarında bu oyunu isteyip hakkını veremeyen bazı takımlar olduğu gibi, alt sıralarda da pas oyunu gibi bir niyeti olmadan başarılı olan takımlar bulunmaktadır.

Hücum bölgesinde etkili pas yapamayan takımların savunmada oyun kurarken ya da orta alanda hücum yolu ararken paslaşmaları ise çoğu kez pas gevezeliğinden öteye gitmez. Bu şekilde yan paslarla düşen oyun temposuna bir de teknik yetersizlikler sonucu kaptırılan toplar eklenince, pas oyunu organize futbolun temeli olarak hedeflenmek yerine, hızlı oyun adına feda edilebilecek bir gereksizlik olarak görülmeye başlanır.

Savunma Bölgesindeki Pasların Toplam Paslar içindeki Oranları (%):


Oysa pasın doğasında oyunu yavaşlatmak değil hızlandırmak vardır. Doğru ve etkili bir pas takımın daha çabuk gole ulaşmasını sağlamak için daha elverişli konumdaki takım arkadaşına verilendir. Son yıllarda hızlı oyunla başarılı olan takımlar, çoğu kez yanlış yorumlandığı üzere, pastan vazgeçmez, aksine bu hareketi olabildiğince çabuk ve gole dönük olarak kullanır. Böyle takımlar hızlı hücumlarında toptan bir türlü ayrılamayan çalımcılarla değil, hücuma dönük tek top oynayabilen pasörlerle başarılı olur. SüperLig'de ise gerek oyuncu kalitesinde gerekse teknik direktör tercihlerindeki sıkıntılar, pası oyun anlayışının vazgeçilmez bir unsuru olmak yerine skora göre kullanılacak ya da kenara atılacak bir hareket durumuna düşürür. SüperLigdeki takımların pasa dayalı oyun tercihleri o anki skora göre ciddi farklılıklar göstermektedir.

Skora Göre Pasa Dayalı Oynama Oranının Değişimi (%):

(Not: Osmanlıspor ilk 6 hafta yenik duruma düşmediği için bu sütundaki değeri tanımsızdır.)

Tablo bazı takımların galip durumda oynarken topu kullanmak yerine neredeyse defetmeyi tercih ettiklerini göstermektedir. Bu durumu, pas yaparken hata yapıp pozisyon verme endişesinden çok, topu üstlerine gelen rakibe bırakıp onun hatalarını kollama beklentisiyle açıklamak daha doğru olur. SüperLig'de hücuma çıkan takımların savunmada bıraktığı boşluklar da, bu "iki topta gole gitmeyi hayal eden" anlayışı sıkça ödüllendirir.

İlk 6 Haftada Atak Başına Pas Sayıları:

Tablonun özellikle alt sıralarının puan tablosuyla olan uyumsuzluğu bu anlayışı cesaretlendirse de, hücumda etkili pas oyunu oynama becerisi ve alışkanlığı olmayan takımlar, skora gereksinim duydukları dönemlerde kapalı savunmaları aşma sıkıntılarını çokça yaşar. Bu durumda da tek kurtarıcı duran toplar olur. Pas oyunu oynayamayan takımların yenik durumda attıkları gollerin çoğunu duran toplardan bulmaları şaşırtıcı değildir. Ancak gerek kulüp gerek ulusal takımlar bazında kalıcı başarılar için hücum bölgesinde etkili pas oyununun bir zorunluluk olduğu da açıktır.