EUROLEAGUE 8.HAFTA

İlk tur maçlarının bitimine iki hafta kala temsilcilerimizin aldığı mağlubiyetler sıralama açısından bizi olumsuz etkileyecektir. Burada unutulmaması gereken ise telafi şanslarına sahip olmamızdır.

NTV Spor 10 Ara 2010
EUROLEAGUE  8.HAFTA

İlk tur maçlarının bitimine iki hafta kala temsilcilerimizin aldığı mağlubiyetler sıralama açısından bizi olumsuz etkileyecektir. Burada unutulmaması gereken ise telafi şanslarına sahip olmamızdır.

AJ MİLANO – EFESPİLSEN : 84- 70
Efes Pilsen tam maçı kazanmak adına bir düzenler oluşturmuşken ( ilk periyot ve üçüncü periyot Vujcic ve Rakocevic ile skor bulmak ama maç sonunu savunma bei ve Tunçerinin liderliğinde bitirmek gibi…) AJ Milano maçı ile bu alışkanlıklarını da kaybeder görüntüsü verdi. Deplasmanda kaybetme alışkanlığı devam ederken; kaybedilen Beko ligindeki Telekom maçı ile mağlubiyet serisi 3 maça çıkmış oldu.

Rakocevic'in oynamaması skor olarak Efes Pilsen'i zorladı. Rakibin baskısı altında organizasyonda zorluk çeken Efes Pilsen başta Vujcic olmak üzere potaya yakın atışlar yapacak hamleleri yapamadı. Tek avantajı birebir oyunlar ile sayı bulmayı başaran Nahcbar oldu. Baskı altında yapılan top kayıpları ve takım savunmasındaki uyum eksikliği Efes Pilsen'i ancak üçüncü periyodun ortasına kadar oyunda tuttu. Burada yaşanan 16-2 ‘lik Milano serisi maçın galibini belli etti. Bu seride yapılan top kayıpları ve bireysel olarak skor opsiyonları yaratacak oyuncu eksikliği de etkendi.

Efes Pilsen adına işler iyi gitmiyor. Tunçeri, Gönlüm ve Sinan takımı ayakta tutan oyuncular. Nahcbar ve Roberts bu üçlü oynadığında verim veriyorlar. Diğer yabancı oyuncular ise sahanın iki tarafını da AYNI ANDA iyi oynama konusunda problem yaşıyorlar.

Efes Pilsen önce içeride Panathinaikos sonra Moskova'da CSKA ile oynayacak. Bir galibiyete ihtiyacımız var yoksa averaj hesapları yapmak zorunda kalacağız. Ama öncelikle önemli olan kazanmak ya da kaybetmekten çok nasıl oynamayı tercih ettiğimiz olacaktır.

FENERBAHÇE ÜLKER- BARCELONA : 75-69
Uzun zamandır takım bazında görmediğimiz bir atmosfer Sinan Erdem salonunda resmi kayıtlara göre 15752 taraftar desteği ile oluşmuştu. Diğer yandan Fenerbahçe Ülker geçen sezonun Avrupa şampiyonu Barcelona karşısına favori olarak çıkıyordu.

Beklentilerin bu kadar yüksek olduğu bir ortamda maça iyi başlayan Barcelona skor üstünlüğünü Rubio önderliğinde ele geçirdi ve savunmada Fenerbahçe Ülker'e kolay şansı vermeyerek ilk yarıyı 40-28 önde kapattı. Eksik yönleri olan dış atışları fazla kullanmayarak ikili oyunlar ve takım organizsyonu ile uzunlarını topla potaya yakın buluşturmaları sonuca gitmelerini sağladı.

İkinci yarı savunmada ki kararlılık ve ilk yarı katkı vermeyen Ukiç'in devreye girmesi ( bu periyot 8 sayı- 2 sayı pası)  maçı dengeledi. Tomas'ın da attığı sayılar skor dengesini sağladı. İşte burada tek fark Fenerbahçe bulduğu sayılarda çok emek koymak zorunda kalırken; Barcelona yaptığı özellikle ikili oyunlar ile dış atış kullanmadan uzunlarından sayılar buluyordu. Belki Barcelona Navarro, Mickeal gibi iki oyuncusundan eksikti ama yaptıkları savunma, hücumda doğru şekilde hücum etmeleri onların nasıl bir üst seviye takım olduklarının göstergesi idi.

Fenerbahçe Ülker daha iyi basketbol oynayabilmesi için mutlaka başta Lavrinovic  olmak  üzere uzun rotasyonundan sayı bulmaları gerekecek.  Yoksa iş Ukic'in birebirlerine ve yapacağı sayı paslarına kalacaktır. ( yorulana kadar ) Tabii bu top paylaşımını yapmak içinde Tomas ve Preldzic daha iyi oynaması şartı ile.

Fenerbahçe Ülker haftaya Siena ile grup liderliğini etkileyecek bir maç oynayacak. Fenerbahçe Ülker'de roller ve oynanması gereken belli düzenler oluşmuş durumda. Sadece bu düzen içinde sonucu olumlu etkileyecek bireysel performanslara ihtiyaç olacaktır. Özellikle aynı anda 2-3 oyuncudan gelmesi de Fenerbahçe Ülker'in maç kazanma yüzdesini arttıracaktır. Ayrıca bu katkı Lavrinovic ve Preldzic'ten gelmeye başlarsa işte o zaman Fenerbahçe Ülker istediği hedeflere giden yolda avantajlı duruma gelecektir.