EUROLEAGUE TOP 16'DA 4. HAFTA

Temsilcilerimizin bu hafta oynadıkları maçları kaybetmesi bir bakıma elimizde tuttuğumuz avantajları kaybetmek anlamına geldi.

NTV Spor 18 Şub 2011
EUROLEAGUE TOP 16'DA 4. HAFTA

Temsilcilerimizin bu hafta oynadıkları maçları kaybetmesi bir bakıma elimizde tuttuğumuz avantajları kaybetmek anlamına geldi.

Fenerbahçe Ülker bu sezon yaşadığı sakatlıkların üstüne bir de bu tip yoldaki maçlarda gerekli olan oyun kurucusu Ukiç olmadan oynaması maçın zorlu olacağı anlamına geliyordu. Bunun üstüne Tomasın ilk 10 dakika içinde kasığından sakatlanarak oynayamayacak duruma gelmesi de diğer bir aksilik oldu.

Her şeye rağmen Fenerbahçe Ülker Ömer ve Preldziçin iyi oyunu ile oyunda kazanma noktasında kaldı. İstatistik kağıdında faul çizgisinden 23 sayı fazla bulan ve ribaundlarda üstün olan Zalgiris karşısında maçın son topunu kullanma şansını da bulmamıza rağmen maç uzatmaya gitti. Uzatma da ise bütün maç kötü yüzde ile üçlük atan Zalgiris biri basket faul olmak üzere 3 tane kritik üçlük isabeti buldu.

Kaya ve Lavrinovicin 5 faul almasından sonra May ve Oğuz pota altından istikrarlı katkı veremediler. Yine de maçın kazanılmasında etkili olması gereken isim ilk defa bu kadar süre alan- 33 dakika- Jasikevicius olmalıydı. Maçın son beş dakikasında bulacağı bir basket maçın gidişatını değiştirebilirdi.  Zalgiris onun devreye sokmadan tutmayı başardı. Ama Ukiç geri döndüğünde oynayacağı 10-15 dakikalık zamanlarda istenen verimi verecektir.

Gelinen noktada Fenerbahçe sezon başından beri yaşadığı ciddi sakatlıklara karşılık  takım halinde kararlılık göstererek ayakta kalmayı başardı. Bundan sonrası için kazanılacak bir maça ihtiyacımız var. Haftaya İstanbulda oynanacak Olympicos maçı var. Bu maçın kazanılması ise grup birinciliği demek. Bu maçta Ukic ve Tomas iyileşerek takımda yerlerini almaları da maçın kazanılmasında önemli olacaktır. İlk maçta Teodosiçi çok iyi tutarak devre dışı bırakmıştık. Yine aynısını yapabilirsek ve hücum ribaundlarından sonrada sayı şansı vermezsek kazanmaya yakın taraf  oluruz. Ayrıca rakibi faul çizgisine  de fazla getrimemeliyiz.

Efes Pilsen bu sezon ilk defa İstanbulda alışık olduğumuz takım görüntüsünden uzak oynayarak kaybetti. Real Madrid maçın analizini iyi yaparak nasıl oynaması gerekiyorsa istediği şekilde oynamayı başardı. Bunun üstüne ribaundlarda 40-28 bir üstünlükte sağladılar. Pota altını iyi kullandıkları için içeriyi kapatmak zorunda kalan Efes Pilsene karşı dışardan da boş şut opsiyonları yarattılar.

Efes Pilsen Rakocevic olmadığı için hücumda zorlandı diye düşünülebilir. Unutmayalım ki Siena maçını kazanırlarken rakibi 58 sayıda tutmuşlardı. Efes Pilsen de problem aynı anda iyi oynayan üç oyuncuyu sahada kullanamamasıydı. Efes Pilsen için ilk yarı istenen şekilde gitmedi ama ikinci yarıya iyi başlamak tekrar geri dönüşü sağlayabilirdi. İkinci yarıya da daha organize başlayan Real Madrid olunca yapacak çok fazla birşey kalmadı. Rakocevicin olmadığı bir günde Murray de skor katkısı veremedi. Real Madrid gibi takım savunmasını iyi yapan takımlara karşı bazen düzen dışına çıkılarak sayı atacak oyunculara ihtiyaç olur. Efes Pilsen takımında bu kimlikte iki oyuncu var. Biri sakat oynamayan Rakocevic diğeri az süre alan Ender...

Efes Pilsen gelecek hafta Siena deplasmanında ilk sekize kalma maçı oynayacak. İhtiyacımız olan galibiyet en kötüsü bir sayılık mağlubiyet olacaktır. Siena Bo Mccalebb sakatlandıktan sonra iyi oynamıyor. Biz ise son iki deplasman maçında Partizanı yendik ve Real Madride kazanırken kaybettik. Top kayıplarını kontrol edersek Siena karşısında kazanma şansımız en az onlar kadar olacaktır.