Kostas Sloukas, yaz döneminde hemen hemen aynı parayı almasına karşın Olimpiakos'un teklifini reddedip Fenerbahçe'ye geldiğinde “Artık rol oyuncusu değil, lider olmak istiyorum” demişti. Real Madrid serisinin ikinci maçında, takım 100 sayı atarken sadece iki sayı atan Sloukas'ın mutsuz olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Fenerbahçe'nin başarısı da burada gizli zaten. Bu takımın parçası olan herkes bir fedakârlık yapıyor. Sloukas lider olma hayalinden vazgeçip rolünü kabul ediyor, geçen yıl ligde tozu dumana katmış Bobby Dixon önce “savunmacı” kimliğiyle sahada kalıyor, Gigi Datome daha az şut kullanmayı kabul ediyor, NBA Draftı'nda altıncı sıradan seçilmiş Ekpe Udoh defansta bütün açıkları kapatmayı kendine görev ediniyor, Pero Antiç en ufak bir kavgada olay mahalinde beliriyor, artık Avrupa'nın en büyük yıldızlarından biri olan Bogdan Bogdanoviç herkesin içinde hocasından fırçayı yediğinde yüzünde en ufak bir üzülme/sıkılma belirtisi olmuyor, Hickman'sa Hickman, Vesely'se Vesely, sakat olan oyuncu maçı takımın hemen yanında izleyip taraftara amigoluk yapıyor... Fenerbahçe'nin başarısının altında bu fedakârlıklar gizli işte. Maç sonu röportaj yapmak istendiğinde, her parmak başka birini gösteriyor. Sanki zorla konuşuyor oyuncular. Şov yok, samimiyet var. Ego yok, fedakârlık var. Bireysellik yok, takımdaşlık var. Ve Sloukas'ın da fark ettiği gibi: Bu takımda yıldız yok, göreviyle yıldızlaşanlar var.
Fenerbahçe'nin başarısının altında bu mutluluk gizli. Maç sonunda Ekpe Udoh “O kadar yorgunum ki, tükenmiş hissediyorum. Bu gece verebileceğim bir şey kalmadı.” diyor. Gözlerinin içi gülüyor bunu söylerken, çünkü kafasını yastığa koyarken hem vicdan rahatlığı, hem de başarmanın mutluluğu onunla olacak.
Fenerbahçe'de bunun sağlanmasındaki en önemli faktör, Zeljko Obradoviç. Oyuncuların düşünmesine gerek kalmıyor: Net görev tanımlarıyla, hocanın söylediklerini uygulamaları yeterli. Obradoviç zaten herkesin yeteneklerine en uygun mühendisliği en ince şekilde yapıyor. Seride iki maç geride kaldığında, Pablo Laso çok ağır bir yenilmişlik duygusu hissediyor olmalı. Çünkü en başından beri ilk hamleyi hep Obradoviç yaptı, Laso hep takip etmek zorunda kaldı.
Birinci maçta Obradoviç'in Nikola Kaliniç'i pivot pozisyonunda oynattığı kısa beşe karşı hamle hazırlamıştı Laso. İtiraf etmek gerekirse, çok iyi bir önlemdi bu. Pota altında Jonas Maçiulis ve Andres Nocioni'yi yan yana oynatan, tamamı kısalardan oluşmasına rağmen fizikli bir beş... Tebrikler Sayın Laso, ancak ilk maçın üstünden epey zaman geçti ve artık ikinci maç oynanıyor. Ve Obradoviç'in canı, bugün kısa beşle oynamak istemiyor.
Laso kısa beşini sahaya sürdüğünde, Obradoviç'in planları başkaydı. Bu kez Kaliniç'i Udoh ve Antiç'le aynı anda kullanmayı tercih etti. Buradaki esas amaç, Real Madrid'in Fenerbahçe'ye karşı en büyük avantajını sıfırlamaktı: İkili oyunlar. Bu üçlü sahadayken Real Madrid ikili oyunlarında adam değiştirme stratejisini benimseyen Obradoviç, Kaliniç'in yardım savunmasındaki başarısını ribaund etkinliğiyle birleştirince büyük fark yarattı Real Madrid'e. Daha ilk çeyrekten ribaundlarda 10'a dörtlük bir fark yakaladı Fenerbahçe. Üstelik savunmadaki adam değiştirme stratejisi, sürekli topun karşısında birisinin kalmasını sağladı ve Fenerbahçe Real'i yine boyalı alanın dışına püskürttü. Real Madrid, ilk çeyrekte beş ikilik denerken; yedi üçlük girişiminde bulundu. Skor tableası mı? 27-14 ev sahibi lehineydi.
Neden mi sadece ilk çeyrek istatistikleri var? Çünkü maç daha ilk çeyrekte bitti.
Bu noktada Jaycee Carroll'ı kullanmak, çembere yaklaşmak için doğru tercih olabilirdi Real için. Hakkını teslim etmek lazım, Laso bunu da denedi. Fakat buna da hazırlıklıydı Zeljko Obradoviç. Carroll'ın perdeleme sonrası çıkışlarında hep bir uzun dikildi karşısına. Hiçbir şekilde o çembere giden koridoru bulamadı Jaycee Carroll. Üstelik hücumda da mutlak saldırı prensibinden vazgeçmedi Fenerbahçe. Real'e karşı sürekli atak etti, sürekli hücumdaydı. Bulduğu her fırsatta hızlı hücum kovaladı, bulamayınca da sabırla pas yapıp sonuca gitti. Real Madrid'e karşı bir ara fark 30'un üstüne çıkarken, Türk basketbolunun tarihi gecelerinden birini yaşattı Fenerbahçe. Kusursuza yakın basketbol oynadı.
Seride seksen dakika geride kalırken, Real Madrid koçu Pablo Laso 13 oyuncusunu kullandı. En az süre alanı, yedi dakika durdu sahada. Üstelik 14. oyuncu olarak da, birçok Euroleague takımında ciddi süreler alabilecek Maurice Ndour var daha. Fenerbahçe sekiz kişiylik ana rotasyonla oynarken, dokuzuncu oyuncu olarak Melih Mahmutoğlu belirdi.
Kısacası, Laso bireylerde arıyor çözümü. Olmadıkça, başka bir bireye gidip, onun işleri düzelteceğini umuyor. Obradoviç ise kusursuz bir ahenkle hareket eden takımın mutlak sevgi ve mutluluğunu korumak için her şeyi yapıyor. Çünkü biliyor ki hiçbir savaşta bireyler, bütünü yenemez.