Bir Roland Garros daha geride kaldı. Belki yeni bir şampiyon göremedik ama son derece güzel maçlar seyrettik. Paris'in o eşsiz atmosferinde Rafael Nadal ve Maria Sharapova şampiyonluğa ulaşırken, yine tarihe tanık olduk. Ben de bu yıl ilk kez Longines Türkiye'nin daveti üzerine bazı maçları Paris'te seyretme şansı yakaladım. Benim için de güzel bir deneyimdi. Emeği geçen herkese, özellikle marka müdürü Özlem Zeynep Kıroğlu'na teşekkürlerimi sunuyorum.
Paris'te her zaman olduğu gibi erkekler finali çok daha fazla ilgi gördü. Sosyal medyada çok daha fazla konuşuldu. Özellikle son yıllarda kadın tenisinde ciddi bir yükselme söz konusu olsa da erkek tenisi açık ara daha fazla talep görüyor. Bunun en büyük nedeni de tarihin en büyük oyuncularının şu anda birbirlerine karşı oynuyor olmaları hiç kuşkusuz. Yıllar süren Roger Federer – Rafael Nadal rekabetinin ardından, son dönemde de Nadal ile Novak Djokovic'in maçları tenisin en çok beklenen, arzulanan ve merak edilen maçları oldu. Paris'te de işte bu ikili finalde karşılaştı.
Bir Grand Slam finali tabii ki her oyuncu için önemlidir. Ama tarihin en fazla karşılaşan bu oyuncuları için anlamlar farklıydı. Nadal 9. Kez Roland Garros'u kazanıp daha önce başarılamayanı başarmak, Djokovic ise ilk Roland Garros kupasını kazanıp, tüm Grand Slamlerde mutlu sona ulaşan tarihteki 8. oyuncu olmak istiyordu. Maç Novak için iyi başlasa da ilk seti kazandığı maçı 4 sette kaybetti. Kariyerinin en büyük maçında yine karşısına Nadal engeli çıkmıştı. Geçtiğimiz yıllarda sürekli olarak Roland Garros'un “Silahşörler Kupası” ile Federer'in arasına giren Nadal, bu kez Djokovic'i mutlu sondan uzak tutmuştu.
İlk set hariç maçın geri kalanında Rafael Nadal oyunun hakimiydi. Hatta şunu gördük ki; Nadal'ın bacaklarına daha uzun yıllar Roland Garros'u kazanacak güç var. Bacaklarında diyorum çünkü Nadal kortta bu denli seri hareket ederken, her topa bu denli rahat koşarken, onu 5 setlik bir toprak kort maçında yenmek, imkansız yakın. Zira Nadal kariyerinde sadece 1 kez 5 set üzerinde oynanan bir toprak kort maçından mağlup ayrıldı. 90 maçı ise kazandı. Nadal sağlıklı kaldığı sürece Roland Garros'ta çift hanelere ulaşacaktır. Onu bu kupadan uzak tutmaya en yakın isim ise hiç kuşkusuz Novak Djokovic.
Roland Garros'u kadınlarda da favori bir isim kazandı. Maria Sharapova. Belki Serena Williams'ın olduğu bir turnuvada ilk favori o değildi ama Williams elenince en büyük favori konumuna gelmişti. Zira Sharapova oynadığı son 57 toprak kort maçının 53'ünü galip tamamlamıştı. Aynı zamanda Roland Garros'ta son 2 yıldır final oynuyordu. Ama karşısında turnuvanın en iyi oyuncusu Simona Halep vardı. Herkes çetin bir final bekliyordu. Öyle de oldu. Tam 13 yıl sonra Roland Garros kadınlar finali 3. Sete taşındı. Halep daha önce Rus rakibine karşı hiç kazanamamıştı. Aynı zamanda ilk Grand Slam finalini oynuyordu. Sharapova ise tüm Grand Slamleri kazanmış bir oyuncu olarak bu finale çıktı. Belki oyun kalitesi değil ama zihinsel avantaj Sharapova'dan yanaydı. Kazanan Sharapova oldu. Ama turnuva genelinde alkışı en fazla toplayan tenisçi Simona Halep'ti. Oynadığı oyunla tüm dünyada ciddi bir hayran kitlesi edindi. Gelecekte mutlaka Grand Slamler kazanacağının sinyallerini verdi. Dünya tenisi yeni bir yıldız kazandı.