Bu yazıda Türk tenisine rakamlarla bakacağız. Ama Öncelikle bu yazıda yer alan istatiktikleri araştırıp çıkaran tenis antrenörü Okan Ünalmışer hocama teşekkür ediyorum.
Ayda Uluç Federasyonu ile kurulan Türk tenis sisteminin henüz başı olan 2010 yılı 52. hafta klasmanında bulunan oyuncu sayımız 675 oyuncu. Bugün yani 4 sene sonunda o gün klasmanda bulunan 675 oyuncumuzun 474 tanesi klasmanda yok. 2010 yılı 52. hafta klasmanda olan 474 oyuncumuz tenisi bırakmış. Son dört yılda kayıp % 70. Bu giden oyuncuların yerine başka oyuncular gelmiş mi, evet gelmiş. Üstelik sayı 1635'e çıkmış. Ama bu denli yüksek kayıplarla, böylesine değişken oyuncularla nasıl bir rekabet ortamı yakalayıp başarı sağlayacağız? İyi bir tenisçi ancak uzun yıllar düzenli antrenman yaparak ortaya çıkabilir. Üçer beşer yıl performans tenisi oynayıp sonra bırakan tenisçiden herhangi bir başarı bekleyemeyiz. Sayı artışı önemli ama altı boş. Devamlılık yok.
2010 yılında klasmanda ilk 10 oyuncu içinde bulunan, yani kadın, erkek en başarılı 20 oyuncumuzdan 6 oyuncumuz bu gün klasmanda yoklar. Kayıp % 30.
2010 yılında ilk 25 içerisinde bulunan 50 oyuncumuzun % 52 si bugün klasmanda yok, kayıp % 52.
2010 yılında ilk 50 içerisinde bulunan 100 oyuncumuzun % 61 i bugün klasmanda yok, kayıp % 61.
O zamanki klasman sistemine göre 12 ile 29 yaş aralığında olan oyuncularımız bu gün 16 - 33 yaş aralığında olacaklardı, % 70'i bugün klasmanda yoklar.
30 haziran 2010 tarihli federasyon duyurusunda 11-12 yaş oyuncu gelişim kampına davet edilen oyuncu listesinde bulunan 17 oyuncudan 10 tanesi bu gün klasmanımızda yok. Kayıp % 58. 2010 yılında 11 ve 12 yaşında olan oyuncularımız bu gün 15 ve 16 yaşlarındalar.
Devam edelim. 2010 yılında 14 ve 16 yaş Milli Takımlarına seçilen, yani en başarılı 16 oyuncumuzdan, 7 tanesi bu gün klasmanda yoklar. Kayıp % 44. Dört yıl öncesinin en başarılı oyuncuları, bu gün 18 ve 20 yaşındalar, % 44 ü tenisi bırakmış.
Mayıs 2008 tarihinde yapılan 14 yaş milli takım seçmelerine 8 erkek, 8 kadın toplam 16 oyuncu davet edilmiş. Bu gün 20 yaşında olan 16 oyuncumuzun 12 tanesi bugün klasmanda yok. Kayıp % 75. O zamanlar seçme turnuvası ile belirlenen Milli Takım seçme turnuvasının baş hakemi bu gün Türkiye Tenis Federasyonu yönetim kurulu üyesi.
2008 yılı 16 yaş Milli Takım seçmelerine değil, Milli takıma giren 4 kadın, 4 erkek oyuncumuzdan 7 tanesi bugün klasmanda yok. Kayıp % 87,5. Bugün 22 yaşındalar. Yani dünya tenisi için en verimli yaşları.
2008 yılı kasım ayında düzenlenen 9-10-11 yaş oyuncu gelişim kampına seçilen 23 oyuncunun % 57 si bugün klasmanda yok. Bugün 16, 17, 18 yaşındalar. % 57 si yok tenisimizde.
2010 yılı 16 erkek Milli takımızın % 33 ü bu gün klasmanda yok. O dönemin Milli Takım antrenörü bugün teknik direktör olmuş. Sirkülasyon büyük.
Yani uzun lafın kısası, Teniste bizi zor ve karanlık günler bekliyor. Sporcu sayısının nasıl azaldığı yukarıda yazılan sayılarla net bir şekilde ortada. Sporcu yoksa rekabet de yok. Rekabet yoksa gelişim de yok. Bu da elimizdeki 3-5 tenisçiyle kendi içimizdeki turnuvalarda yakalanacak yerel başarılarla kendimizi avutacağız.
Biraz daha açı konuşalım. Aşağıdan yani altyapıdan tenisçi çıkmıyor. Elle tutulur son tenisçimiz İpek soylu. Yanına 2. bir isim malesef yazamıyoruz. Şu anda Fed Cup'ta Çağla Büyükakçay, Pemra Özgen, İpek Soylu, Başak Eraydın ve Melis Sezer'den başka oynatabileceğimiz oyuncumuz yok. Erkeklerde durum daha da vahim. Marsel'in ardından en yüksek klasmanlı sporcumuz 1995 doğumlu Cem İlkel. 477 numara. Diğer sporcularımızın klasmanlarını yazmaya gerek yok. Demek istediğim eğer böyle giderse 3-4 yıla kadar Davis Cup'ta oynatacak oyuncu bulamayacağız. Çünkü alttan sporcu gelmiyor. Potansiyeli olan oyuncuları elde tutamıyoruz. Çünkü onları teniste tutacak bir yapıya sahip değiliz. Bir noktadan sonra bu oyuncuların çoğu ekonomik kaygılarla performans tenisinden kopuyorlar. Bu böyle giderse, bu kadar yatırıma ve harcanan paraya rağmen bir tenis ülkesi olma veya iyi tenisçiler yetiştirebilen bir ülke olma şansımız da malesef yok.