"Sen benim her gece efkarım,
Gözümdeki yaşım…" diye başlayan Beşiktaş marşıyla bayram nümayişine çıkacak çocuklar gibi hazırlanırken evde, günün bildiğimiz şekilde biteceği aklımın ucundan dahi geçmezdi elbet. Birileri hariç kimsenin de aklından geçmemiştir.
Formam üzerimde maça giderken, yan tarafımda memleketimden insanları gördüm: Koca bir otobüs Karacabey çArşı.
Daha Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde başlamıştı maç trafiği şölen havasında. Tezahüratlar ve marşlar eşliğinde Olimpiyat Stadı'na doğru yola koyulmuştuk takımdaşlarla. Başakşehir'de trafik kilitlendiğinde ve yarım saatte ancak 10 metre yol gidebildiğimizde dahi sinirler gerilmemiş ve kornalara yüklenilmemişti. Ne de olsa hepimiz sevgiliye gidiyorduk değil mi?..
Özellikle batı tribününden bilet almıştık biz, karşı tribün üst kattaki çArşı'yı görebilmek için. Maçtan daha 2 saat önce de girdik stada. Aranmadık mı? Arandık. Ancak ne olduysa biz içeri girdikten 15-20 dakika sonra oldu.
Kuzey tribününden yüzlerce insan güvenlik görevlileri ve polislerin yanından koşarak doğu tribününe akın etti ve kimse de bir şey demedi, yapmadı bu sızma olayına.
Maçın başlamasına dakikalar kala anonsçu “Olimpiyat'ı aldık, 90 bin Beşiktaşlı tribünleri doldurduk” mealinden sözlerle insanları coştururken büyük bir alkış koptu: Bu demek oluyordu ki stada biletsiz girenler vardı; 76 bin küsur kapasiteli statta nasıl 90 bin kişi olurdu? Ardından resmi rakam açıklandı: 76 bin 127 taraftar. Anonsçunun dediği gibi 90 bin kişi olmasa da fazlalık vardı; çünkü merdiven boşlukları dahi doluydu.
Sahada oynanan oyunu geçeceğim, bu yazıyı okuma zahmetine katlananlar hem maçı izlemiştir, hem de sonrasında yapılan yorumları dinlemiştir.
Maçın son 10 dakikasında doğu tribün alt katta (çArşı'nın altında) kavga başladı ve gittikçe büyüdü. Hatta Melo'nun Motta'ya faülünden önce tribünden aşağı inenler de oldu.
Sonra...
Sonrası malum.
Son zamanların yükselen değeri çArşı'ya karşı bir karalama kampanyası başladı malum kanalların malum yorumcuları tarafından.
Ancak gözünü sevdiğimin sosyal medyasında herkes gördüklerini, duyduklarını paylaştı ve daha sabah olmadan her şey açığa çıkmaya başladı.
Bu konuda birincilik Mehmet Baransu'ya... 1453 Kartalları'ndan bir safın face'teki yazışmalarını paylaştı. Tam o saatlerde Rasim Ozan Kütahyalı 1453 Kartalları'nın kimler tarafından kurulduğunu anlattı.
Ve sonuç...
çArşı'yı seven sevmeyen (art niyetliler hariç) herkes olayın bir provakasyon olduğunda hemfikir oldu.
Bundan sonra ne olacak?
Provakasyon belli oldu ama Beşiktaş 4 maç ceza aldı.
Olan o güzelim oyunu taraftarsız oynamak zorunda kalacak futbolculara ve teknik ekibe oldu. Olan, yıllar sonra, Lucescu'dan sonra takımına tekrar inanan, güvenen taraftara oldu.
Bir de işin maddi boyutu söz konusu maneviyatın dışında. Taraftar gruplarının bir önerisi var kulübe: 100 bin bilet basın 20 TL'den her hafta alalım diye. Seyircisiz maça bilet. Prosedür işleri nasıl hallolur bilmem. Bence kulüp bu konuyu ciddi şekilde düşünmeli. Çünkü bu iş gerçek olursa, esas işte o zaman Olimpiyat alınır...